Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!

Agustos Pembe 90 Image Banner 468 x 60

25 Aralık 2012

Yakarım ulan bu gezegeni…

Hani ‘bırak dağınık kalsın’ diye bir laf var ya; inanın başka dillere bire bir çevrilme olanağı olsa dünyası değişir o dilin, o ülkenin valla…

Kardeşim şu robotlarda dünyayı ele geçireceklerse geçirsinler artık, biz insanoğlu olarak yönetemiyoruz işte, gelin kardeşim bir bilimkurgu fantezisinden öteye geçin hadi...

Geçen blankayı gördüm tedaş'da, elektirik faturasını yatırıyordu. görseniz yine çekmiş yeşil takımlarını çok ciks olmuştu.. Ne iş blanka dedim, valla abi ne olsun yine dünyanın faturası gelmiş dedi. e olum sende hor kullanma şu elektiriği dedim.haklısın abi dedi.üzüldüm lan bende o öyle deyince.sonra duydum ki bi hatun ayarlamışlar buna,kızda blankaya senden elektirik alamadım falan demiş,kızda bi acayipmiş ha,kardeşim sende blankadan elektrik alamıyorsan afedersin git trafo taktır bi yerine di mi yani.blanka bu ya boru mu? bende çocuğun morali niye bozuk diyorum, fatura matura hikayeymiş yani.

Alın bitane bombada konya sanayi sitesinden mekan adı: Yeşilçam kaporta... tabelada yazan hadise 'arabalara itinayla film çekilir... Sinan çetin usta... ooooo herkes mizahçı kardeşim....

Banker kastelliyide kaybettik. o değilde adam daha köyüyle olayı bitirmiş. düşünsene kastel adında bi köyün var,direk kastellisin o kadar yani, bide bizim köye bak 'bardaklı' olayımız daha köyde bitmiş bizim hacı.

Aslında düşününce ‘‘bulutsuzluk özlemi’ grubunun adı ne kadar anlamlıymış. Bence en iyi rock grubu adıdır.bence öyle.( tabi ‘silahsız kuvvet’ adlı rap grubunun da hakkını yemeyelim)

Görmüş geçirmiş ağabeylerimiz,arkadaşını tanımak istiyorsan onunla içki masasına otur derler.İyi bir tespittir,ama daha iyisi vardır; .’Halı saha maçı’..halı saha maçlarının klişeleri vardır ya hani hayatta değişmez,alın size 1 tane‘’beyler biraz geriye gelin ya tek başıma defansta duruyorum herkes ilerde kimse gelmiyor ya’’ tamam duyarlı, bilinçli, ekip ruhuna inanan bir arkadaşsın sen belli. Ama sakın birazda yeteneksiz olmayasın…

Ya bu arka sokaklar dizisi var ya hani bu polisli olan (polisli yalnız :-) e geçen gün o komiserlerden birini (aslında hüsnü çoban diyeceğim ama izlediğim belli olur boşver, o komser de daha havalı oluyo olum :) eşi aradı ev telefonundan tamamda Türkiye’deki bütün polisler ücretsiz avea kullanırlar.Biraz dikkat arka sokaklar ensenizdeyiz ha...

Evden dışarı çıkmayan, hiçbir ortama girmeyen sosyalist arkadaşlara bunsan böyle asosyalist densin.

Ulan o değilde bu tiki kızlar abartmakta sınır tanımıyorlar, bir adet tikinin geçenlerde nişantaşında bi bakkalda(bakkal değildir o markettir, express shoppingtir, ama bakkal değildir nişantaşında bakkal olmaz) 'canpare' adlı o güzel bisküviyi isterken ordan bitanede 'kenpiyır' verirmisiniz demesine şahit olunmuştur ve olay yerinden koşarak uzaklaşıp en yakın tdk bürosuna sığınılmıştır... bilginize...

Ateş olmayan yerden gitar çıkmaz....

Çağdaş Türk filozofu H.Avşar’ın Turkmax kanalındaki stüdyo programını seyretmeyeniniz varsa aranızda çok şey kaybediyorsunuz. Özellikle iletişim öğrencilerine tavsiyemdir mutlaka seyredin. Seyredin ama gözyaşlarınızı tutun.

Mahşeri cümbüş diyorum, her cumartesi diyorum, kaçırmayın diyorum. Dilek diyorum birde yeryüzünde daha iyisi yok diyorum.

Yakarım ulan bu gezegeni…

‘İşi bilcen işe gitmicen’ hayatımda duyduğum en güzel deyimdir. İstisnalar dışında böyle bir şey yoktur. Bu deyimin iş ve işçiyle kafa bulma kurumu tarafından çıkarıldığına inanmaktayım… inanıyorum… inanıcağım…

Bizim bi arkadaş küçükkene, Ziraat bankasında yalnızca çiftçilerin, tarımla uğraşan köylülerin v.s çalıştığını zannedermiş, büyüdüğünde bigün ziraat bankasına yolu düşmüş, anaa bi bakmışki böyle takım elbiseli adamlar falan her yerde, bi kötü olmuş bu, bağırmış nerde benim köylüm nerde benim emekçim demeye kalmadan güvenlik bi araba sopa atıp göndermiş bunu.

İlk çeyreği devirenler daha iyi anımsayacaktır. Dergi parası diye bir şey vardı ilkokulda ne acayip pis birşeydi o ya. Ünite parası da denirdi. Sürekli her hafta toplanırdı evdeki muhabbet hiç değişmezdi baba dergi parası toplayacaklar yarın, tamam veririz. Oooo ne günlermiş ya… Dergi parasıymış… Şimdiki aklım olsa gider mizah dergisi alırdım o parayla… E o da dergi sonuçta.

İndira gandi’nin Hindistan’ın (suikast sonucu öldürülen) ilk kadın başbakanı olmasına ne diyelim peki. İndira gandi gibi bir adla muazzam bir başarı gerçekten. Kadın başbakanlığı indira gandi yapmış anlayacağınız. Ulan ölünün de arkasından konuştuk aman neyse. Kötü konuşmadık fazla.

O değil de ya bir aralar lazer çılgınlığı sarmıştı ülkeyi, herkesin elinde bir lazer sağa sola kırmızı nokta tutarak haz almaya yönelik hastalıklı bir ruh haliydi. Birde bu rahatsızlığın ‘kızlara lazer tutma’ adında ilerlemiş bir boyutu vardı ki aman evlerden ırak. Geçti geçti Allah’tan kalmadı onlardan pek.

Ya fuzuli’nin kanun-i’nin maaşı kesince şikayetnameyi yazması…

Bizim mahallede bir bakkal amca var, ama gör bakkal amca demezsin yani o derece. Direk iyi akşamlar falan dersin. Ne bileyim günaydın dersin. O senin bileceğin iş artık. Neyse lafı uzatıp zamandan kazanma taktiğini elimize yüzümüze bulaştırdıktan sonra devam edelim, bu bakkal amca her küçük esnaf gibi esprili bir mizaç’a sahip.( küçük esnaf’ta sanki aşağılar gibi oluyor ama di mi? küçük esnaf… küçük esnaf… seni kimse sevmiyor) geçenlerde ekmek almaya gittim yine. Tam bakkaldan o sırada genç bir çocuk geldi tek sigara satıyormuş meğer bizim bakkal, tek sigara istedi bizim, tek mi çift mi şeklinde espriyi duyunca koşarak uzaklaştım olay yerinden.

Hani bu define arayan insanlar var ya. Harbiden ilginçtir bu adamlar aslında. Birçok Türk filminde geyiğe sarılıp, karikatürize edilmişlerdir defineciler. İşte kahvede toplanırlar falan, haritalar ortaya çıkarılır. Haritanın yarısını satan bir adam olur mutlaka. İşin geyiği bir tarafa o nasıl bir bağlanmadır öyle, mutlak bir inançla define aramak, defineyi bulacağından şüphe dahi duymamak gerçekten ilginç. Gizemlidir bu adamlar, çaktırmadan sürekli ararlar, ha bulan olmuş mudur olmamış mıdır orası ayrı ama bu adamlardan sürekli olur mutlaka bir yerlerde. İlginçtir defineciler.

Gece denize girildiğinde hissedilen duygu ve ambiyansla, ana rahminde olma hissiyatı hemen hemen aynıymış. (Karanlık, ıslak, hareketli ve görüş açısı sıfır.)

Buradan tüm Türkiye’deki belediyelere sesleniyorum(bak sen köşesine misyonda yüklüyor aklınca.) kaldırım taşlarını rahat bırakın lütfen!!!!

Her nerede asgari ücret’i ‘’askeri ücret’’ diye telaffuz eden biri vardır. İşte bilsin ki o benim canımdır, kardeşimdir… Ona can fedadır. Ayrıca çocuk bünyesinin yıllarca askerlerin aldığı maaş zannetmişliği de vardır bu ücreti. Artık asgari mi dersin askeri mi dersin. Asında telaffuzunu boşver de o parayla ev geçindiren süpermenler var bu ülkede. Aslında esas onlar benim kardeşimdir canımdır…

‘Anlatında beraber gülelim’

Şimdi her şeyi bir kenara bırakıp öldüğünüzü düşünün. Telaş bitti. Daha çok tebessüm edin.

İstiklal marşı&kapanış…

0 Comments: