Gece başlamışsa ve uyumak için acele etmiyorsa yüreğin;hala
düşünecek hala yapılacak bir sürü işin ve bir sürü planın olduğunu
söylüyorsa beynin; buna karşılık günün bütün yorgunluğunu belki de
hiçbir şey yapmamana rağmen sana hissettiriyorsa bedenin; konuşmak
istiyorsa bir şeylere ulaşmak istiyorsa kalbin ama sadece yalnızlığın o
ağır o derin sesiyse hissettiğin...
Üşüyorsan ama soğuktan
değil;susuyorsan ama korkundan değil;gidiyorsan ama istediğin için değil
ve arıyorsan-ama bulmak için değil;her dakika daha ağır geçiyorsa ve
geçen her dakika seni daha fazla yoruyorsa;gelecek seni
güldürmüyorsa,aksine geçmiş özletiyorsa kendini;en masum anında çökmüşse
bedenin ve yanıyorsa ateşler içinde belki de kutuplarda yürürken ve
sadece yalnızlığın sesiyse duyabildiğin...
Vazgeçmek
istemediklerinin senden kaçarcasına uzaklaştığını görüyorsan ama
koşamıyorsan artık ve her bağırmak istediğinde düğümleniyorsa sözcükler
boğazına ve canını acıtıyorsa içinde kalan her bir harf,
En çok
yardıma ihtiyacın olduğu anda aslında kimsenin sana yardım edemeyeceğini
biliyorsan buna rağmen medet umuyorsan sana yabancı
gözlerden,yaptıkların hep yapman gerekenlerden farklı oluyorsa ve bunu
anlayamıyorsan bir türlü...
Her sabah uyandığında uyumak
istiyorsan,geceyi istemiyorsan,yalnızlığın sesini ve yine bitmeyecek bir
geceyi,buna rağmen günler hep kısalıyorsa sana inat ve geceler alay
edermiş gibi üşütüyorsa seni,
Buna rağmen yanıyorsan o soğukta ve
anlıyorsan kimsenin bunu bilmediğini,özlüyorsan her geçen saniye bir
önceki geceyi ve yalnızlıksa tek duyabildiğin...
Eski
fotoğrafları gördüğün zaman tesadüfen; içini garip bir mutluluk
kaplıyorsa ve son resim elinden düşerken anlıyorsan ne kadar özlediğini
ve çözemiyorsan bir türlü neden her şeyin değiştiğini,
Susuyorsan ve yalnızlığın sesiyse tek duyabildiğin...
Eski
şarkılar daha çok dokunur olduysa bedenine ve en çok yardıma ihtiyacın
olduğu halde anlamaya başlamışsan yalnızlığını ve gece hala
ilerlemiyorsa bu gürültüde,uyuyamıyorsan bir türlü,her şey bir telefon
kadar yakınsa ama korkudan ayrı bir şeyse seni uzaklaştıran ve
anlatamıyorsan bir türlü anlayamadıklarını,yüzü aklından hiç çıkmıyor
olsa da çıkaramıyorsan adını,o masal kahramanını,hiçbir çıkış yoksa ve
yapayalnızsa bedenin,bembeyaz duvarlar içinde bir resim Siyah beyaz...
İçin yanıyorsa ve su içmek bile gereksiz geliyorsa ama anlamıyorlarsa,söndürmeye bile çalışmıyorlarsa,
sormuyorlarsa,
yoldan
geçen herkesi tanıdığını düşünüyorsan ve belki de yanında yürüyeni bile
bilmiyorken selam veriyorsa herkes sana,sırf sen onları tanıdığını
düşünüyorsun diye ve oysa tek bir yüz görüyorsan her zaman ama adını
hatırlayamıyorsan bir türlü,sokaklarda insanlar azalıyorsa birer
birer,aklındaki düşünceler gibi,yürüyorsan yine de yapayalnızsan senin
onları tanıdıklarını sananların
arasında...
Ve dumanın hiç sönmüyorsa...
Aynı
masalda ne yapacağını bilmiyorsan,ısırılmış elma gibi düşüvermişsen
yere,masal devam ediyorsa ve kimse seni düşünmüyorsa artık,yirmi senedir
üzerinde uyuduğun yastıkları bir bir atıyorsan yataktan ve bulamıyorsan
kafanı rahatlatacak hiçbir şey o karanlıkta,ışıkları açmak dağınıklığı
görmek kadar dayanılmazsa...
Uyuyamıyorsan ve katlanamıyorsan
yalnızlığa,kendinle beraber yaşayamıyorsan yalnız kalamıyorsan kendi
başınayken,sayfalar sıra sıra bitiyorsa;kitaplar devriliyorsa raflardan
ve sen okurken dakikala geçmiyorsa hayatından;yaşadığın bir masalsa
artık ve başkalarının uyumaları için yazılmışsa bütün
bunlar...
Gökten düşen üç elmadan biriysen başkalarının mutluluğu için,unutulmuşsan bir köşede...
Masal bitti... Kaç... Kurtar kendini...
Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!
25 Aralık 2012
Masal bitti...
Gönderen murat zaman: 00:33
Etiketler: aşk mektupları
Subscribe to:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Comments:
Post a Comment