Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!

Agustos Pembe 90 Image Banner 468 x 60

1 Ağustos 2007

SALVADOR DALİ İLE GALA





SALVADOR DALİ 1904 'de Fiqueras'da doğdu. Sürrealismin en büyük ressamlarındadır. Ve dahi olarak tanınmıştır. Yaşamı da çılgınca geçmiştir. Bir hukukçu olan babası Salvador Dali Cusi serbest düşünceli bir adamdı. Annesinin üzerine aşırı düştüğü Salvador, çok sinirli bir çocuktu. On yaşındayken izlenimcileri, 14 yaşında 19. yy.'ın "debdebeciler" dediği akademik ressamlarını keşfetti. O sıralarda kendisi için "methiyeler" yazan çocukluk arkadaşı Federico Garcia Lorca en yakın arkadaşıydı.
Skandalı çok severdi.. Ona Salvador (İspanyolca El Salvodor = Kurtarıcı) adını vermişlerdi. Çünkü, Dali'ye göre resim sanatını "soyut resim, akademik gerçek üstücülük, dadacılık ve bütün öteki karmaşacılıkların yarattığı ölüm tehlikesinden kurtarması alnında yazıyordu. Katalanların yalnızca yiyebildikleri, dokunabildikleri, görebildikleri şeylerin varlığına inandıkları söylenir. Ne yediğimi biliyorum; ne yaptığımı bilmiyorum. Yiyecek içecekle ilgili bu tür sabuklamalar Dali'nin resimlerinde sürekli olarak karşımıza çıkar. Söz gelimi o ünlü eriyen saatler, erimekte olan Camambert peyniriyle ilgili bir düşten esinlenmiş akıp giden, giderken çevresindeki her şeyi de götüren zamana ilişkin metafizik birer imgedirler. Zamanın tüm moda akımlarını Dali'ye çocuk oyuncağı gibi geliyordu. Salvador çalışmalarının çoğunu Paris'te sürdürdü ama Amerika, İngiltere ve memleketi İspanya'dan da hiç ayrılamadı. Herkesi yapıtlarıyla olduğu gibi, sıradışı kişiliğiyle de etkliyordu . Dali'nin yaşamındaki dönüm noktasını oluşturan asıl olay, Gala'nın girmesiydi. Çocukluk düşlerinde canlandırıp adını gizemli bir önzesiyle "Galuchka" koyduğu, Ampurdanlı Kız gibi resimlerine konu yaptığı genç kadınların ete kemiğe bürünmesiydi Gala. Salvador Dali ile tanışıp sınırsız bir aşka sürüklenen Rus ressam Gala, severek evlendiği eşiyle çocuğunu bırakıp çılgın ressama koştu. Özgüvenli, becerikli, girişken, ne istediğini bilen kişiliğiyle, cazibesiyle ve fettanlıkla `çocuk-kadınlık` arasında salınan imgesiyle Gala Diakonova, Dali ile İspanya'da dini seromoniyle evlendi ve çılgınlıklarla dolu 50 yıl geçirdi Bu aşktan da hiçbir zaman pişmanlık duymadı. İki çılgın aşık sanatlarıyla dünyaya kendilerini ve aşklarını kabul ettirmişlerdi. Londra'daki bir gerçeküstücü sergide konuşma yapan Dali dalgıç giysisiyle geldiği salonda boğulma tehlikesi geçirdi. 1938 'de Londra'ya gitti. Freud'u gördü ve birkaç portresini yaptı. 1940 'larda Gala ile birlikte Paris'e yerleştiler. 1948 'e kadar orada kaldılar 1982 'de Gala öldü. İlham perisi ölmüştü Dali'nin ve bunu kabul edemiyordu . Dali bundan sonraki yaşamını Gala'ya armağan ettiği şatoda devam etti.Orada çalışıyor ve yaptığı her resmi ölmüş sevgilisine ithaf ediyordu. Şatodan hiç ayrılmadı. Dali 1984 'de odasında çıkan yangın sonucu ağır yaralandı. Daha sonra Torre Galatea'ya, Gala ile yaptırdığı yazlık evine yerleşti ve yemek yemeyi reddederek 23 Ocak'ta orada öldü. Sevgili eşi Gala'ya kavuşmayı bekliyordu ve kendi isteğiyle onun yanına göçtü.

0 Comments: