Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!

Agustos Pembe 90 Image Banner 468 x 60

2 Ağustos 2007

Hosçakal

Günler hatta aylar geçmisti ... hala gün gibi aklindaydi kizin son bakislari.. el bile salliyamamisti.. son kez sarilip sikica içine sokar gibi kucaklayamamis, koklayamamisti da adam, ugruna belkide herseyi birakip gidecek kadar çok sevdigi gonca gülü.. gitmisti iste... ne kadar sevildigini bilmeden... her gece isigini kapayana kadar penceresinin altinda beklendigini bilmeden... her sabah kapisina kendi gibi güzel ve essiz o gül goncalarini kimin koydugunu bilmeden... her aksam isten çikipta eve gidene kadar kollandigini korundugunu bilmeden... Gitmisti.. sadece bir tek kelimeyi hatira birakip ardindan.... "HOSÇAKAL"...
Bu bir tek kelimeyi günlerce, kaç kere açipta okudugunu ve telefonunu ondan geriye kalan tek bir hatira kelimeyi tasidigi için nasilda gözünden sakindigini ve elinden neden hiç düsürmedigini kimseler bilmemisti.... Kendi bile anlam veremiyordu neden vazgeçemedigine ama bildigi birsey var ise içinde minicikte olsa bir umut filizi serpilip büyüyordu..
Çaresiz uyandigi sabahlardan biriydi iste yine baslayan.. yatagindan kalkti.. banyoya gitti, elini yüzünü yikadi aynadaki yansimasina söyle bir bakti.. "gözlerinin yesili çok güzel " demisti bir gün .. gerçekten güzel miydi? gerçekten begenmis miydi gözlerini.. bir kez daha bakti gözlerine... sonra yüzüne yansiyan buruk bir ifadeyle çevirdi kafasini... onun o güzel, isil isil ,hayat dolu gözlerinin içine içine bakamadiktan sonra ne kiymeti vardi ki gözlerinde hapsolmus yesillerin...
içindeki özlemle odasina döndü ve ayni sahneyi kaçinci kez yasadigini bilemeden ondan geriye kalan son hatira kelimeyi bir kez daha okumak için elini telefonun atti..
Yeni mesaji vardi... "kimdir ki bu saatte" diye içinde olusan merak duygusuyla bakmaya basladi... "GÜLÜM "gözüküyordu gönderen.... o an birden bire dizlerinin baginin çözüldügünü hissetti... düsmemek için yani basinda duran sandalyeden destek alarak yavasça yatagina oturdu.. gözleri zalim bir oyun mu oynuyordu.. inanamadi .. defalarca bakti gönderenin kim olduguna.... ve nihayet artik emin oldugunda elleri titreyerek açti mesaji..
" yapamadim..döndüm.. yarin aksam.. hani o martilara simit attigimiz yerde.."
Kendini kaybetmis sekilde okudu mesaji. bir.. bes... on... ne kadar süre oracikta oturdugunu bilmeden.. göz yaslari artik okumasini engelliyordu.. sevinmenin mutlu olmanin ve yüregindeki o heycan çirpintisinin unutugu tadi genzini yakti.. dönmüstü.. bir daha hiç göremeyecegini düsündügü gülü dönmüstü.. o güzel yüzünü yeniden , martilara simit atarken ki o çocuksu sevincin yüzünde yarattigi tatli tebessümü yeniden görebilecekti.. toparlanmaya çalisti.. eli ayagi heycandan beynine karsi geliyor neyi nereye koyacagini bilemiyordu.. zaman nasil geçecekti.. yarin, yarin,yarin aksam diye mirildanip duruyordu..
Iste nihayet, nasil yasadigini, nasil geçtigini bilmedigi ve çilginlar gibi heycanla bekledigi o an gelmisti... saatler öncesinden gittigi sahildeki topu topu bir kaç tahta masadan olusan büfedeydi.. içi içine sigmiyor, nefes bile alamiyordu.. kafasindan geçen binlerce düsünceyle kaybetmisken kendini omzunda bir el hissetti.. basini kaldirdiginda o içinde kayboldugu ela gözlerle karsilasti... solugu kesildi, yutkunmaya çalisiyor yapamiyordu.. ayaga kalkti elini uzatti .. "hosgeldin" dedi.. heycandan çikan sesini kendi bile taniyamamisti.. "hosbulduk " diyen gülümseyen yüz yanindan geçip karsisina oturdu.. birseyler söylemeye çalisiyor ne diyecegini bilemiyordu.. beyninde firtinalar kopuyor midesi kasiliyor kalbi duracak gibi çarpiyordu.. sormak istedigi , söylemek istedigi o kadar çok sey vardi ki.. hep istemisti dilemisti oysa Tanri'dan onu görüp , sevdigini söyleyebilmek için bir tek sansi.. iste simdi o sans verilmisti kendisine ama o kitlenmis hiç bir sey söyleyemiyordu... Yerinden kalkti.. iki tane simit aldi.. döndü ... birini gülüne uzatti.. kiz heycanla alip simiti, kenara yaklasti.. ve yine yüzünde olusan çocuk sevinciyle koparip koparip martilara atmaya basladi.. oysa ,sadece gülünü seyrediyordu... kizin elindeki simit bittiginde kendi elindeki simiti uzatti... aralarinda hiç bir konusma geçmiyordu... ama aslinda çok sey vardi konustuklari.. Bir yandanda konusmamalari iyi oluyor diye düsünüyordu.. aralarindaki yas farkindan ötürü abi diye hitap edisine tahammül edemiyordu.. zaten yillarca bu hitap yüzünden tutmamis miydi hislerini? içinde büyüttügü o büyük sevgiyi hapsetmemis miydi yüregine.. neden ? dedi.. neden bu kadar erken gelmisti... ve neden o bu kadar geç... düsüncelerinden siyrilip kendine geldiginde kiz simitleri bitirmis ona bakiyordu.. eliyle isaret etti ,oturdular.. çay söyledi... hava çok soguktu... öylece konusmadan kaç bardak çay içtiler bilmiyordu.. bir anda, gökyüzünde patlayan ve ahenkle dans ederek dagilan havai fiseklerin sesiyle irkilip bu güzel manzaraya biraktilar kendilerini.. bu sölenin nedenini düsünürken.. sonra sonra bu gecenin yilbasi oldugunu animsadi... içindeki çilginca heycan dahada artti... yeni yila gülüyle birlikte giriyordu... kim bilir belkide tüm yil birlikte olurlardi... bunu yürekten diledi... ve iste o anda içinde, midesini, yüregini kemirip duran bu sevdayi daha fazla tutamayacagini anladi ve konusmak için derin bir nefes aldi... " ben.." diyordu ki kiz parmaklariyla dudagina dokunup onu susturdu... "biliyorum"... dedi... " hep bildim".. " döndüm.. çünkü anladim ki...
BENDE SENI SEVMISIM......."
ZeyNO... 31.12.2005
alintidir

0 Comments: