Siz birine aşık olursunuz. Bu rutin bir cümledir. Ve kader sizi şanslı
kişi seçer, birlikte olursunuz. Hatta el ele tutuşursunuz, sevişirsiniz
belki de o artık sizin kapılar ardında yaşadığınız bir olgudur. Birlikte
aynı sigarayı paylaştığınız, yirmi metrekarelik odada aynı havayı
soluduğunuz bile olur. Hatta abartır doğmamış çocuğunuza ortak bir isim
bile bulursunuz.
Sonra kader sizi siktir eder. Evet evet siktir eder
sizi. Piç olursunuz, piç kalırsınız. Annenizi kaybetmiş gibi olursunuz.
Sigaranız bitmiş gibi olursunuz. İnancınızı yitirmiş gibi olursunuz. Siz
boktan olan her şey olursunuz ama mutlu olamazsınız. Çünkü mutsuzluk
sizin başrol olduğunuz o filmin ana temasıdır. Siz mutsuz olmak için
doğmuşsunuzdur. Doğunca bile sırf siz ağlayın diye kıçınıza okkalı bir
tokat atarlar.
Hayatınıza insanlar girer. Hayatınızı sikerler ya da
hayatınızı bir düzene sokarlar. Ya da hali hazırdaki düzeninize
sokarlar. Neyse, durum şu; biz aslında boktan bir yolun içinde mutlu
olmak için kıçını yırtan bir kaç iyi adamız. Mutlu olmayacağız belki ama
ağlamamak için biraz daha direneceğiz.
Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!
5 Ocak 2013
Gönderen murat zaman: 23:12
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Subscribe to:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Comments:
Post a Comment