Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!
22 Ocak 2013
Uzaktan sarıldık birbirimize...
Hüznün, karanlığa teslim gecelere, senin varlığınla
dayandım....Varlığın seni çoğaltıyor içimde ve aşkın büyüdükçe
büyüyor...
Nefesimsin uzaklaştıramadığım...
Sana değen her ışık, bin
renge dönüp yansıyor bana... Yani içimde savruluyorsun...
Gönlüme düştüğünden beri sevdan, mahşere yeminli olduk seninle...
Sıcak
nefesinde hayat bulduğumsun...
Yaşadığın şehrin göğünden, bulutlara bir
avuç sevgini yükleyip gönderiyorsun, yağmur olup sen yağıyorsun üstüme,
deli fırtınalar çıkıyor gönlümde...
Aynı sahillere vuruyoruz
seninle...
Mutluluğu sen verdin bana...
Adımı adınla yaz, kapat ışıkları...
Uzaktan da olsa sarıl bana...
Gönderen murat zaman: 23:48 1 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
Ben sana; "Gel beraber mükemmel bir çift olalım, hiç ayrılmayalım, herkes bizi kıskansın." demiyorum ki. Gel diyorum beraber insanları boşvererek şarkı söyleyelim diyorum. Dört dörtlük söyleyelim de demiyorum ki. Bilmediğimiz yerleri sallarız Allah ne verdiyse. Ben sana gel beraber yemek yapalım, mükemmel kekler pişirelim demiyorum ki. Mahvedelim edelim; yemeği de mutfağı da. Ama yiyelim yine de biz yaptık diye. Sonra gel harika bir hayatımız olsun demiyorum ki. Kavga edelim, ayrılalım. Aşkı kuvvetlendiren ayrılıklar değil midir zaten? İşte, olsun. Sıkıcı bir beraberlik olmasın. Kavga da olsun arada. Beraber kitap okuyalım, kültürlü iki çift olalım demiyorum ki ben sana. Gel diyorum, beğendiğimiz kitapları alalım kültürlü olmak mı? Boşver. Zevkimize uygun okuyalım. Sadece beraber okuyalım diyorum. Sonra ben sana numaradan korku filmi izleyelim böylece sana sarılabileyim, romantik olur demiyorum ki. Gel diyorum, ya komik bir film izleyelim kahkahalarla eğlenelim. Ya da hüzünlü bir filmle göz yaşlarına boğulalım. İçimizden nasıl geliyorsa yani. Sonra ben sana romantik akşam yemekleri yiyelim, çiçekler alayım, öp beni demiyorum ki. Gel diyorum, söyleyelim bir çiğ köfte, yiyelim beraber. Sonra ben sana aç romantik bir müzik dans edelim beraber demiyorum ki. Gel diyorum; açalım bir hip-hop kopalım beraber. Sonra ben sana gel sinemaya gidelim, güzel filmler izleyelim, gezelim beraber demiyorum ki salak. Gel diyorum, al formaları maça gidelim, bağıralım avazımız çıktığı kadar. Sonra ben sana karda güzel fotoğraflar çektirelim, kıskandıralım insanları demiyorum ki. Gel diyorum al şu kar topunu fırlatalım beraber milletin kafasına. Sonra diyorum gezelim kaykayla, basketbol maçı yapalım beraber. Ben demiyorum ki sana; Mükemmel bir çift olalım, kusursuz, harika anlaşalım. Benim istediğim gibi mükemmel bir kadın ol. Ben diyorum ki sana; gel benimle hayatını yaşa. Kimsen o ol, değiştirme kendini, doğal olalım. Ne istiyorsak onu yapalım. Gel diyorum bak, söylüyorum. Gel; boşverelim insanları, keyfimize bakalım, mutlu olalım..
Gönderen murat zaman: 23:43 0 yorum
Etiketler: aşk mektupları
Hz.Yusuf'un Kuyudayken Ettiği Dua Gibi,
Hz.Hacer'in Safa ve Merve Arasında Koşarken ki Yalvarışları Misali
Hz.Yunus'un Balinanın Karnındayken Ettiği Dua Gibi...
Sende Benim En Büyük ve En İçten Yalvardığım En Büyük ve En Güzel
' -Duam('da')sın
Gönderen murat zaman: 23:38 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Şimdi,
Söndü ışık ...
Sustu dudağımdaki sen çalan ıslık...
Sen !!!
Dünya ahret acımsın artık...
Gönderen murat zaman: 23:37 0 yorum
Etiketler: Ayrılık Mesajları
Bunca
yaşanmışlık,tecrubeden sonra geriye kalan tek şey,bir tebessüm...Ve
herşey hiç yaşanmamışçasına siliniyor. Farklı isimlerle aynı senaryolar
tekrarlandıkça, hiçbirşey hiçbir şey hissettirmemeye
başlıyor. Geliyoor...geçiyor. Do ğruluğunu
yanlışlığını düşünmüyorum, sadece yaşıyorum. Doğru zamanlarda doğru
yerlerde çakışılıyor ve yakalanan rüzgarla yelkenler dolduruluyor. Ta ki
rüzgar yön değiştirene kadar. Nereye gitmek istediğini bilene her rüzgar
doğru, bilmeyene her rüzgar yanlıştır ama... Katedilen
mesafe,hız,yön,süre önemli değil, önemli olan gitmek. Geri dönmemecesine.
Yine,yeni,yeniden... Hayat ne ki..?
21 Ocak 2013
Hep "çok"tun sen. En çok sevdiğim, en çok özlediğim, en çok aradığım, en çok istediğim.. Hep "yok"tun sen. Sevdim yoktun,özledim yoktun,aradım yoktun, istedim yoktun. Ne kadar çok olduysan, o kadar yoktun. Şimdi lütfen, eğer bir gün bir yerde aklına gelirsem, beni tam orada unut.
Gönderen murat zaman: 00:45 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Hiçbirimiz aptal değiliz, hiçbirimiz saf değiliz. Sadece bazen susuyoruz, bazen görmezden geliyoruz, bazen içimizde eziyoruz. Belki kırmamak, belki kaybetmemek, belki de başka öaremiz olmadığı için... Kırıp dökenlerin, umursamadan ezip geçenlerin ya da sessizliğimize kananların unuttuğu bir şey var. Her insan bir yere kadar eğilebilir, dayanabilir, susabilir. Kaçarken duvarla karşılaşan kedi bile, en son noktada döner, şişinir ve tırnaklarını çıkarır, belki de ilk kez cesaretle saldırır. O yüzden kimse kendini kurnaz sanmasın, kimse kimse kimseyi zavallı ya da çaresiz görmesin, cepte bilmesin. Gerçek bir ahmaklıktır bu. Her şeyden önce ne Allah, ne evren gözden kaçırmaz. Hiçbir şey hiçkimsenin yanında kar kalmaz. Eken, en sonunda ektiğini biçer. Kısa günün karları, garibin sırtından kazanılan ya da aldatılan sevgili... Er ya da geç olması gereken olur ve ilahi adalet, kusursuz düzen yerini bulur...
Gönderen murat zaman: 00:42 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen.
Ne incitir, ne acıtır, ne yaralar, ne kanatır.
Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek…
Gönderen murat zaman: 00:39 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Aklıma düştün öyle. Canın yanmamıştır umarım diye düşündüm.
Yara bandım, kırık çocukluğum, ilk aşkım, tek aşkım, canımın en dibi,
yüreğimin en derini, oksijenim, uyuşturucu krizlerim, kırık kalbim, en
sevdiğim oyuncağım, pakette kalan ve içmeye kıyamadığım son sigaram..
Yıllar geçse de, ne mümkün seni unutmam. Kimsenin yerini alamayacak
olması mı yoksa o hayallerin birer birer kırılması mı daha çok acıtır
canımı düşünsem de bulamam..
Ama eğer yıllar sonra bir gün aklına gelirsem;
Tam orada bir sigara ya. Ve de ki, bir yerlerde bu sigara gibi yanıyor bir adam..
Gönderen murat zaman: 00:39 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Yağmurdan sonra buğulu camlara titreyen ellerimle yalnızlığımı yazdım.
Gecelerde yalnızlığıma gündüzlerde karanlığıma ..Şiirlerde mısralara
seni istediğimi yazdım.....Sensiz geçen her güne yalnız yürüdüğüm
yerlere yazdım....Yalnızlığa terk edildiğim kişiliğimi unuttuğum yüzümü
göremediğim aynalara SENİ SEVDİĞİMİ YAZDIM yazdım evet ama ben yazdım
ben okudum ben dinledim...!
Gönderen murat zaman: 00:30 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Hayat olması gerektiği gibi değildir. Olduğu gibidir. Onu değiştiren onunla başa çıkma biçimimizdir.
Gönderen murat zaman: 00:27 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Konuşurken onu izlemeyi seviyordum. Ne söylediği umurumda bile değildi. Konuşurken dudağının kenarlarının yanak uçlarına yakınlaşması, cildinin belli belirsiz bükülmesi, dişlerinin görünmesini seviyordum. Bazen saçı enfes burnunun üzerine düşer bir an da olsa dikkati saçına kayardı.Güldüğünde ağzını fazla açmaz, kısık bir şarkı gibi ince bir tebessümle yetinirdi. Güldüğünde onu daha da sevmek isterdim.Çünkü o ne zaman gülse benim yanaklarım kahkaha atıyordu. Ona tam olarak ne zaman aşık olduğumu hatırlamıyordum fakat bunun hayatımda yaptığım en güzel şey olduğundan kesinlikle emindim. Bir noktadan sonra artık benimle olmayacak olmasına alışabileceğim gerçeği nefes almamı zorlaştırsa da bir zamanlar yüzünün bir kaç santim ötesinde aldığı soluğun sıcaklığını kalbimde hissettiğimi asla unutmayacağım.
Gönderen murat zaman: 00:26 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum.
Biraz kırgın.
Biraz da kirletti sensizlik beni!
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni.
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum.
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem...
Gönderen murat zaman: 00:25 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Ki ben mutlu sonla biten her filmi bile iki kere izledim, belki bir yanlışlık vardır diye..
Gönderen murat zaman: 00:24 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Seni tanıdığım gün
bütün tabirleri değişti rüyaların ,
ve şekli
gördüğüm Dünya'nın ..
Şimdi tüm rastlantılar kıskanır ,
karşıma çıkışını ..
Aklımdan seni sayısız geçirişlerimde ,
rakam yerine artık başka sayısal değer kullanılmalı .
Bil ki ,
yok matematikte karşılığı..
Artık ,
yaşarken girilen bir cennetin kapısıdır gözlerin ,
düşününce kendiliğinden açılan ...
Gönderen murat zaman: 00:23 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
Yalan söyleyip soru işaretinin eğri büğrü şeklini almak yerine ,
Dürüst ol, ünlem gibi dimdik noktayı sen koy, üstüne laf söylettirme..!
Gönderen murat zaman: 00:22 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
İçime attım bana ağır gelen tüm gerçekleri. Sustum. Yuttum soğuk
sessizliği. Suçlamadım, suçlayamam kimseyi. Çünkü ben getirdim bu hale
kendimi. Gitmeler yormaz beklemek kadar gelmeyecek birini. Ve hiçbir şey
bir kargaşanın içinde yalnız kalmak kadar koymaz!
Hep bildim yerimi; ne bir adım geride, ne bir adım önde. Şimdi bu yorgun ve yalnız gecede hesap soruyorum yüreğime...
Gönderen murat zaman: 00:22 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Dilimde koybolmuş kelimeler , Dudağımda anlamsız bir tebessüm.. Yıkımlardı senden geriye kalan... Yaralı bir geçmiş ve anlamsız bir gelecek bağışladın bana... Hayallerim, suskunluğumun canını acıttığını fısıldadılar kulağıma... Nedenini bilmediğim korkular sardı ansızın her yanımı.. Geçmişin yorgunluğu vurdu tenime... Senden kalan enkaz altında duygularım kaldı sadece...
Gönderen murat zaman: 00:21 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Fırtınalı Dönemler Vardır İnsanın Hayatında...
Bazen, Gemiyi Limana
Yanaştırıp, yanaştıramayacağınızı Bile Bilemezsiniz... Tam da O Anlarda
Birileri Sizden Bir Şeyler Bekler, Siz de Yapamayınca Üzülür, Kırılırlar
Size, anlatamazsınız, İçinizdeki Fırtınanın Kasırgaya Dönüştüğünü ve
Bütün Yangınların Sizde Yandığını. Ölmek Üzeresinizdir Ama Son Bir
Gayretle Hala Birilerinin Umudu Olmaya Çalışırsınız... İşte Tam O Anda,
Her Şeyi Bırakır Kaçarsınız Tüm Yangınların Yandığı ve Tüm Kasırgaların
Sizi Yerden Yere Vurduğu Yere...
''Kendinize''...!
Ne kadar güzel bir pazar sevgilimle uyandım, kahvaltı ettik, oyunlar oynadık, güldük eğlendik şimdi de film izliyoruz diye bi yazamadım ya la
Kadınların ayaklarını küçük yaratan Rabbime şükürler olsun , yoksa 43 numara anne terliğiyle, çok çocuk telef olurdu:)
gecekondu gibi plansız-procesiz, gizliden, içinden geldiği gibi hayal kurarsan başına çöker tabi ilk sarsıntıda! Uğrarsın hayal kırıklığına...
Gönderen murat zaman: 00:19 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Şimdi anlamsız bir kargaşanın ortasında selam duruyorum gidişine. Ne "hoşca" kal nede mutlu.... Ben neysem sende öyle kal..
Gönderen murat zaman: 00:19 0 yorum
Etiketler: Ayrılık Mesajları
Gel yapıştır dudaklarını dudaklarıma ,
Soran olursa ağzının payını veriyorum dersin...)
Gönderen murat zaman: 00:18 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Altın kaplamadır bazılarının güzelliği, dışı pırıl pırıl ama zifiri dumandır içi..
Gönderen murat zaman: 00:17 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Üç açılı diş fırçası yapıp da klozet kapağı ısıtıcısı yapamayan bilim adamının da ayrıca Allah belasını versin...
Canım çok sıkılıyor . Bazen az sıkılıyor, bazen çok. Bazende ne az ne çok, normal sıkılıyor. Ama dediğim gibi bazen acayip çok sıkılıyor. Fakat az sıkıldığı da oluyor tabi, olmuyor değil yani. Ama genelde normal sıkılıyor. Çok nadir fazla sıkıldığı oluyor.
5 Ocak 2013
Siz birine aşık olursunuz. Bu rutin bir cümledir. Ve kader sizi şanslı
kişi seçer, birlikte olursunuz. Hatta el ele tutuşursunuz, sevişirsiniz
belki de o artık sizin kapılar ardında yaşadığınız bir olgudur. Birlikte
aynı sigarayı paylaştığınız, yirmi metrekarelik odada aynı havayı
soluduğunuz bile olur. Hatta abartır doğmamış çocuğunuza ortak bir isim
bile bulursunuz.
Sonra kader sizi siktir eder. Evet evet siktir eder
sizi. Piç olursunuz, piç kalırsınız. Annenizi kaybetmiş gibi olursunuz.
Sigaranız bitmiş gibi olursunuz. İnancınızı yitirmiş gibi olursunuz. Siz
boktan olan her şey olursunuz ama mutlu olamazsınız. Çünkü mutsuzluk
sizin başrol olduğunuz o filmin ana temasıdır. Siz mutsuz olmak için
doğmuşsunuzdur. Doğunca bile sırf siz ağlayın diye kıçınıza okkalı bir
tokat atarlar.
Hayatınıza insanlar girer. Hayatınızı sikerler ya da
hayatınızı bir düzene sokarlar. Ya da hali hazırdaki düzeninize
sokarlar. Neyse, durum şu; biz aslında boktan bir yolun içinde mutlu
olmak için kıçını yırtan bir kaç iyi adamız. Mutlu olmayacağız belki ama
ağlamamak için biraz daha direneceğiz.
Gönderen murat zaman: 23:12 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Bazen durup düşünürsünüz kısa metraj. Arka planda sigara dumanı vardır,
kulaklarınızda bütün umutlarınızı tüketen bir şarkı, aklınızda faydasız
dost telkinleri; "üzülme başkasını bulursun, vesaire vesaire vesaire"
Küfredersiniz, çünkü bu gibi durumlarda küfretme acınızı hafifletici bir
sebeptir ki bu Dünya üzerinde her boku araştıran İsviçreli bilim
adamları tarafından kanıtlanmış bir gerçektir. Gerçekler acıtmaz bazen
sadece kanatır.
Bazı yaralar hep kanar çünkü hiç bir anı, hiç bir zaman
pıhtılaşmaz akılda. Şans bu ki; çekik gözlü Japonlar bile anılar için kan
taşı bulamadılar hala.
Unutmak Rus ruleti oynamaya benzer çünkü
revolverin bir haznesinde mutlaka size birilerini hatırlatacak bir
kurşun bulunur. Mutlaka tetikleyici mücbir sebepler vardır hayatta.
"Unuttum" dediğiniz anda, "siksen unutamazsın" diyen bir söz duyarsınız
içinizden, öyle ki içiniz size her zaman dürüst olmuştur.
Bir koku,
onunkilere benzeyen bir çift göz belki de. O an telefonunuz çalsın
istersiniz. Bankalardan, gereksiz arkadaşlardan başka birisi arasın
istersiniz ama o telefon hiç çalmaz.
Bu hayatta bütün acı gerçekler
argodur bu yüzden onlar siktir olup gittiler ya zaten, bu yüzden
küfredersiniz ya siz...
Şimdi bir sigara yakın ve bu kez uzun metraj
düşünün: Onlar ertesi sabaha kim bilir kimlere günaydın diyecekler,
sizden başka.
Gönderen murat zaman: 23:11 0 yorum
Etiketler: Ayrılığın Felsefesi
Bazen değer verirsin birine ama bazende onun değersizliğine verdiğin
değerden utanırsın.
Konuşmak dertleşmek istersin biriyle ama bazende
insanların iki yüzlülüğü gelir aklına, yine susarsın.
Bazen birinin
gözlerine saatlarce bakmak istersin ama baktığın gözlerin senin gibi
bakmadığını görünce başını çevirirsin..
Böyle zaman akıp gider, bir
bakarsın yaşlanmışsın çaresiz gözlerin, güçsüz yüreğin pişmanlık
sarar, gençliğine yanarsın... Yaşanacak yaşanacaktır, artık sende
anlarsın....
Gönderen murat zaman: 23:07 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Yüreğim Yokluğunu Kaldıramayacak Kadar Yorgun...
Bir Nefes Uzağımda
Olmana Dayanamazken; Bir Ömür Benden Uzağa Gitme..
''Susma''..!.
Anlamını
Yitirmesin Kelimeler.. Bir Tek Sözüne Şu Gönlüme Yeniden Bahar
Gelir..
''Etme''..!
Gözlerini Gözlerimden Çekip..Bir Bilinmezliğe Sevdamı
Mahkum Etme.
''Uzat''..!
Elinden Zehri Bile Şerbet Sayar İçer
Yüreğim.Sensiz Bu Dünya Cennet Olsan Neyleyim.
''Gel''..!
Herşeye Hazır
Bu Yürek Seninle. Bir Sabah Gün Işığı Gibi Doğ Yüreğime.
Sana Son Sözüm ; Seni Sevmeye Geldim.
Gönderen murat zaman: 23:05 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Dolu dolu caddelerde, tıklım tıklım kaldırımlarda elleri cebinde dolaşan kişidir yalnız...
Gönderen murat zaman: 23:03 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
SUSTUM...
Karşılığında yalanlar,aldatmalar riyakarlıklar
getiren....
Her güzel ve hayırlı sözleri söylememek için SUSTUM....
Özümle, samimi kalbime her açılan yaralardan dolayı....
Suçlu olan
sadece öven ve mutluluk veren bu dilim ise SUSTUM....
Artık söz söylemek
ve haklı olmak haksız olanların hakkı ise....
O hak olanı hak
sahiplerine vermek için SUSTUM....
Dünyada olup yaşayarak dilin zehirini
saçmak ise....
Ben dünyada değil sözümü ahirette söylemek için
SUSTUM...
Gönderen murat zaman: 23:03 0 yorum
Etiketler: Ayrılık Mesajları
Bi tane su kaplumbağası alıcam, 1 ay boyunca dert anlatıcam ona.
bağırıcam,çağırıcam, espri yapıcam hatta.. Konuşmuyor nasılsa. Onun için
tek değerli şey olan su ve hava.
Eksik etmeyeceğim onu,bazılarının
hayatımda eksik oluşu gibi ihanet doldurmayacağım kabına. Sonra alıcam
onu,koyucam gömleğimin cebine ve otobana çıkacağız beraber. Otostop
çekerek denizi ve sıcağı bol bir şehre gideceğiz.
Ne bileyim, İzmir
olabilir mesela.. Yeni insanlarla tanışmayacağız,sadece birbirimiz
olacağız hayatımızda.
Sonra şehre ulaştığımızda plaja gideceğiz ve ben
onu denizin serin maviliğine bırakacağım.
O da arkasına bile bakmadan
kulaç atmaya devam edecek.
Gidecek gidecek..
Uzaklaşacak sonsuza dek.
Sonra ben yine yalnız kalacağım, yeni kaplumbağalar keşfetmek için
yoracağım kendimi..
Aşk denilen şey de böyle bir şey işte, ne şekil
algılarsanız..
Gönderen murat zaman: 23:02 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Bazen Düşünüyorum da ; Değmezmiş be..
Hiç aklında yok iken birden
karşına çıkar duygusuzun biri... sana Aşkı, Sevgiyi, Şehveti ve Mutluluğu
vaad eder ; Sen bu duygulara aç tatmamış Çöl bedevilerinin buz gibi bir
suya olan hasreti ve harareti ile serap görür misali atlarsın bu sana
kurulmuş olan tuzağa..
sonra Alışkanlık olur sende , her anını
doldurmaya başlar ,sende sevmeye ve bağlanmaya dair o kadar hızlı olur
ki; neye uğradığını şaşırırsın.. ta ki ; senin onsuz yapamayacağını
anlayana kadar.. sonra ne mi olur ? usulca kaçmaya başlar..
elini
tutar yüzüne bakmaz.. Bal dudağından aşk şarabı içirtmek varken o
dudaklardan öyle derin öyle acı sözler dökülür ki Kurşun yarası halt
etmiş yanında.. sen yine çabalarsın sevgine sahip çıkmak için bir umut
dersin ama nafile hüzünlü son sen onu sevmeye başladığında yazılmaya
başlanmıştır bile... her zaman olduğu gibi bir gün bir de bakmışsın ki
soğuk odanda masanın başında elinde sigara radyoda selami şahin çalıyor "
özledim teninin kokusunu özledim"
Gönderen murat zaman: 23:00 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Bir yüzün güzel olduğunu görürsün ve bir arzu yaratırsın. Arzu o yüz ya da o beden için değildir; senin kendi yorumun, kendi yansıttığın içindir. Oradaki kişi, gerçek kişi bir ekran olarak kullanılır ve sen kendini yansıtmış olursun. Hayal kırıklığı kaçınılmazdır; çünkü gerçek yüz senin yansıtmanın gerçek dışılığını takınmaya zorlanamaz. Eninde sonunda yansıtılan düşecek, gerçek yüz ortaya çıkacaktır. İşte o zaman sen kendini aldatılmış hissedeceksin. “Bu yüze ne oldu? Bu yüz çok güzeldi. Şimdiyse her şey çirkinleşti.” diyeceksin..
Gönderen murat zaman: 22:58 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Sürünün İçindeki Birey...
Türkiye'de insanlar genellikle
kendileri için değil, başkaları için yaşarlar. Aslında güzel bir evde
oturmanın ya da iyi bir otomobil kullanmanın vereceği zevk, başkalarının
bu eve ve otomobile nasıl özlemle ve gıptayla bakacağını bilmenin
vereceği keyfin yanında solda sıfır kalır. Servet sahibi olanların, her
gün servetlerini medyada sergilemeleri bu yüzdendir. Makam ve mevki için
de böyledir durum.
Otoriteyi ele geçirmenin sarhoş ediciliği de buradadır: Başkalarını susta durdurmak, onlardan üstün olmak, onlara emir vermek! Bazı siyasiler bunu bir parça gizleyebilir ama kimilerindeki zevk kasılmaları her gün ekranlara yansır.
Birbirine bu kadar çok çiçek gönderen toplum yoktur dünyada. Ama bunlar gönülden gelen alçakgönüllü kır çiçekleri değil, illa dev çelenkler olmalı ve üzerinde isminiz yazmalıdır. Yerli yersiz herkese çelenk gönderilir: Cenazeye, düğüne, kebapçı, oto galerisi ya da umumi hela açılışına.
Düğünlerde çok cayırtı yapılması, mesela Anadolu köylerinde göğe ateş edilmesi ve İstanbul köylerinde havai fişek gösterisi yapılması da bunun bir göstergesidir.
Bu yüzden Türkiye'de birey olarak kendi varoluş problemleriniz ya da metafizik kaygılarınızla uğraşamazsınız. Ne kadar köşenize çekilmiş olursanız olun fazilet davası, kur hesabı, manken aşkları ve arabesk feryatlar gelip sizi bulur.
Medyanın en çok söylenti ürettiği ülkedir burası. Çünkü insanlar buna meraklıdır. Bu yüzden bireysel olan hiçbir şey derinleşemez, kök salamaz; insanlar kendi iç hesaplaşmalarına dalamaz, olgunlaşamaz.
Her şey "Bir rivayete göredir" buralarda. "Bir hadisenin şüyuu vukuundan beterdir." (Söylentinin çıkması, gerçekleşmesinden daha kötüdür).
Yöneticilerin eleştiriye tahammül edememesi de aynı konunun bir başka yönüdür.
Sorunların çözülmesi değil, yok sayılması, görmezden gelinmesi tercih edilir. Bu nedenle, bir şeyi eleştirdiğinizde, o durumu ortaya çıkaran kişi olarak sanki sorunun nedeni sizmişsiniz gibi tepki alırsınız.
Ortega y Gasset'in felsefi mesajı daha çok bizim için söylenmiş gibidir: "Ben, kendimin ve çevremin toplamıyım!" Her TC yurttaşı, kendisinin ve çevresinin toplamıdır. Yani hangi erdemleri taşırsanız taşıyın, hangi ilkelere inanırsanız inanın, toplumun akmakta olduğu çamurlu dere yatağından kurtulamazsınız. Gelir, size bulaşır! Sizi de kendisi gibi kılmak için müthiş bir uğraş verir. Milyonlarca satır yazı üzerinize saldırır; milyonlarca televizyon imgesi gözünüzü ve beyninizi hırpalar. Çünkü siz bir bireysinizdir ve Türkiye'nin bireye tahammülü yoktur. Hele bağımsız, özgür düşünceli, kendi kendisine sorular soran, vicdanlı bireylere asla! Bu yüzden Türkiye'de bireyselliğini korumak isteyen insanların ömrü, sürüleştirme çabalarına direnmekle geçer.
Zülfü LİVANELİ
Otoriteyi ele geçirmenin sarhoş ediciliği de buradadır: Başkalarını susta durdurmak, onlardan üstün olmak, onlara emir vermek! Bazı siyasiler bunu bir parça gizleyebilir ama kimilerindeki zevk kasılmaları her gün ekranlara yansır.
Birbirine bu kadar çok çiçek gönderen toplum yoktur dünyada. Ama bunlar gönülden gelen alçakgönüllü kır çiçekleri değil, illa dev çelenkler olmalı ve üzerinde isminiz yazmalıdır. Yerli yersiz herkese çelenk gönderilir: Cenazeye, düğüne, kebapçı, oto galerisi ya da umumi hela açılışına.
Düğünlerde çok cayırtı yapılması, mesela Anadolu köylerinde göğe ateş edilmesi ve İstanbul köylerinde havai fişek gösterisi yapılması da bunun bir göstergesidir.
Bu yüzden Türkiye'de birey olarak kendi varoluş problemleriniz ya da metafizik kaygılarınızla uğraşamazsınız. Ne kadar köşenize çekilmiş olursanız olun fazilet davası, kur hesabı, manken aşkları ve arabesk feryatlar gelip sizi bulur.
Medyanın en çok söylenti ürettiği ülkedir burası. Çünkü insanlar buna meraklıdır. Bu yüzden bireysel olan hiçbir şey derinleşemez, kök salamaz; insanlar kendi iç hesaplaşmalarına dalamaz, olgunlaşamaz.
Her şey "Bir rivayete göredir" buralarda. "Bir hadisenin şüyuu vukuundan beterdir." (Söylentinin çıkması, gerçekleşmesinden daha kötüdür).
Yöneticilerin eleştiriye tahammül edememesi de aynı konunun bir başka yönüdür.
Sorunların çözülmesi değil, yok sayılması, görmezden gelinmesi tercih edilir. Bu nedenle, bir şeyi eleştirdiğinizde, o durumu ortaya çıkaran kişi olarak sanki sorunun nedeni sizmişsiniz gibi tepki alırsınız.
Ortega y Gasset'in felsefi mesajı daha çok bizim için söylenmiş gibidir: "Ben, kendimin ve çevremin toplamıyım!" Her TC yurttaşı, kendisinin ve çevresinin toplamıdır. Yani hangi erdemleri taşırsanız taşıyın, hangi ilkelere inanırsanız inanın, toplumun akmakta olduğu çamurlu dere yatağından kurtulamazsınız. Gelir, size bulaşır! Sizi de kendisi gibi kılmak için müthiş bir uğraş verir. Milyonlarca satır yazı üzerinize saldırır; milyonlarca televizyon imgesi gözünüzü ve beyninizi hırpalar. Çünkü siz bir bireysinizdir ve Türkiye'nin bireye tahammülü yoktur. Hele bağımsız, özgür düşünceli, kendi kendisine sorular soran, vicdanlı bireylere asla! Bu yüzden Türkiye'de bireyselliğini korumak isteyen insanların ömrü, sürüleştirme çabalarına direnmekle geçer.
Zülfü LİVANELİ
Gönderen murat zaman: 22:56 0 yorum
Etiketler: Köşe Yazıları
Otobüsün sol camından manzarayı seyrederken,
sağ camından kaçırdıklarımızdan ibarettir bazen hayat...
Gönderen murat zaman: 22:56 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Kaleyi sattım,
Filler isyanda,
Vezirim intihar etti!...
Atları özgür bıraktım.
Çevremdeki piyonlardan hayatım boyunca medet ummadım.
ŞAH olduğuma inanmayan varsa, buyursun hamlede bulunsun!...
Gönderen murat zaman: 22:55 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın, Biri seni bulacak. Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan, Biraz ürkeceksin. Ne kadar dirensen de nafile. İnsansın sonuçta, seveceksin. Eski acılara bakıp da küsme sevdalara, Gavura kızıp da oruç bozulmaz. Sök at kafandan acaba’ları! Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz...
Gönderen murat zaman: 22:55 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Zemzem Misali Gözlerin Baktıkça Doyuran ,
Ucu Cennet'e Dayanan.. Her Bakış Tertemiz , Her Bakış bAŞK'a
Hamd olsun !
Seni benle karşılaştırana..
Gönderen murat zaman: 22:54 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Dilim lâl, gözüm âmâ... Başı belli de, sonum muammâ..!
Gönderen murat zaman: 22:53 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Özlüyorum seni...
İçimde senli dünyanın sensiz şehrinde sensiz güne
başlamanın uçurum yalnızlığı...
Ulaşamıyorum sana. Elim yetiyor ama
tutamıyorum.
Yüreğimde katran karası sevdanın yaktığı kor ile bi mecal
kalmış umut kırıntıları ile sana sesleniyorum Ey Yar..!
Sevdan yüreğime, hasretin canıma, vuslatın ömrüme bedel olsada, sen benim sabrımın sonu, aklımın yolusun...
Gönderen murat zaman: 22:52 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Kocaman bir Milka çikolatayı paketleyip üzerine "Hayatıma tat kattığın için" yazıp verdim önce,
Bir kutu aspirini paketleyip "Bazen başını ağrıttığım için" yazdım
Son olarak da saati ambalajlayıp "Zamanıma değer kattığın için" yazdım...
Gönderen murat zaman: 22:49 0 yorum
Etiketler: en güzel doğum günü hediyesi
Sen gönlümün yüküsün.
Omzumun değil. . .
Sen canıma yarasın, tenime değil.
Yürekte taşınan sırta ağır gelir mi ?
Gönderen murat zaman: 22:48 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Gönül!
Sana nasihatim ;
Çağrılmazsan varma gönül.
Seni sevmezse bir güzel,
Bağlanıp da durma gönül ...
AŞIK VEYSEL
Sana nasihatim ;
Çağrılmazsan varma gönül.
Seni sevmezse bir güzel,
Bağlanıp da durma gönül ...
AŞIK VEYSEL
Gönderen murat zaman: 22:47 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Ey Gözünü Sevdiğim, Canına Yandığım... Gündüz Göz Yummadan Hayaline
Daldığım... Canıma Sarıp, Belki Benimdir Sandığım. Sen Umut Çiçeğim, Sevda
Türküm, Canbağım...
Ey Göznurum, Yüreğine Kurban Olduğum, Sevdasına
Eriyipte yandığım, Sararıp Solduğum... Üstüne Yemin Edipte Deli
Olduğum.Sen Gönül İşlemem, Göz Emeğim, Hasretim,Ömrüm... Neyleyim Sen
Yoksan Yanımda....
Gönderen murat zaman: 22:46 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Bazen kendini anlatabilmekte çaresiz kalırsın. Beklentini karşındakinin görmesini beklersin. Aslında, tüm bedeninle ruhunla anlatmak istediğini anlatmana, hatta mecbur kalıp cümlelere dökmene rağmen karşındaki duvar gibi kalır. Çaresiz içine dönersin. Belki biraz yaralı, belki biraz küskün.Sonra vazgeçersin anlatmaya çalışmaktan. Sadece şunu unutma... Her duvardan sonra yeni bir duvar yok. Vazgeçme, çırpınma...!
Gönderen murat zaman: 22:43 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Tezgahta domates satan pazarcıyla fiyatta anlaşmak kadar kolay değildir ilişkiler.
Ne pazarcının bitireyim de gideyim telaşı olur kalbinde, Ne de ucuz olsun diye çürük sevdalar taşırsın içinde. Sevmek zor,güvenmek mümkün değil. Şimdi akşam pazarı. Ucuz birliktelikler kapış kapış bu devirde... Birazdan biter her şey. Yerler ezilmiş pişmanlıklar içinde...
Sonra mı?
Sonra sıra çöpçülerde..!
Gönderen murat zaman: 22:42 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Sen hiç çaresiz kaldın mı ?
Sanada koydu mu deli gibi severken bırakıp gitmek ?
Canın yandı mı seninde onun gözlerine her baktığında ?
Bütün hüzünlü şarkılar acıttı mı canını benim gibi ?
Hiç yarışa girdi mi göz yaşların ve yağmurlar ?
Sen ağlarken düştü mü gözünden anılar damla damla ?
Bitti! unuttum işte! deyipte canın yandı mı adını her işittiğinde ?
Sende kimi görsen bana benzettin mi?
Benim herkesi sana benzettiğim gibi ?
Her telefon çalışında ümitlendin mi keşke o olsa diye ?
Sende çıldırdın mı başkasıyla birlikte olduğum saçmalığını düşündükçe?
Bekledin mi bir defa dahi olsa seni seviyorum kelimesini ?
İnandın mı senin değil ellerin olduğuma ?
Yüreğindeki yaraya tuz basmak nedir bilir misin sen?
Yazıklar olsun bana diye kendini suçladın mı benim için ?
Kahrettin mi gecelere onu beni vermediği için?
Yanlızlıkla başbaşa kaldın mı sende?
Sen nerden bileceksin ki yanlızlık nedir?
Gönderen murat zaman: 22:41 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
Gözümün görmediğini gönlüm neylesin. Rabbim herkese gönlünden geçeni nasip eylesin.
Gönderen murat zaman: 22:40 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Çok geceler bilirim...
Çok yalnız, çok sensiz, çok soğuk ve siyah geceler.
Ararsın diye ansızın,
Başımı, yastığımdan daha yakın tutuyordum bir telefona...
Gönderen murat zaman: 22:39 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum.
Biraz kırgın.
Biraz da kirletti sensizlik beni!
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni.
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum.
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem...
Gönderen murat zaman: 22:38 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
Sen benim aşka dokunmuş en güzel nakkaşım.
Sen, kalbimin en mahrem yanı,
Rabbimin armağanı ve en güzel yangınımsın..!
Sen benim en gizli sadakam
ve cehennemle arama set olacak en tatlı gözyaşımsın..!
Herkes gitsede
sevgili sen bana kalansın..!
Çünkü Sen, AŞKSIN..!
Gönderen murat zaman: 22:29 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Kalbimi kıyıya çektim..
Su aldıkça batışını izliyorum...
Bu yüzden ettiğim hiçbir yeminin geçerliliği yok...
Eski sevdaların da arkasından durup bakmıyorum...
Şimdi kim hangi gönülde bitmeyecek sandığı sevgisine yeminler ediyorsa orada kalsın...
Ben bir müddet daha en azından yeni bir aşka kadar kimliğimle birlikte hükümsüzüm...
Su aldıkça batışını izliyorum...
Bu yüzden ettiğim hiçbir yeminin geçerliliği yok...
Eski sevdaların da arkasından durup bakmıyorum...
Şimdi kim hangi gönülde bitmeyecek sandığı sevgisine yeminler ediyorsa orada kalsın...
Ben bir müddet daha en azından yeni bir aşka kadar kimliğimle birlikte hükümsüzüm...
Gönderen murat zaman: 22:28 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Ben; en son güvenimi beni yarıyolda bırakanda bıraktım...
Tahammülsüzüm, eyvallahım yok kimselere.. Samimiyetler sahte geliyor artık...
Ne insana ne de insan görünümlü olanlara inanmıyorum...
BAKIYORUM, SEÇİYORUM, GÜLÜYORUM, GEÇİYORUM...
Gönderen murat zaman: 22:27 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Ben susmalıyım ki bütün zor cümleler sana kalsın..! Susmalıyım diyorum kendime... Susmalıyım ki yüreğimin sesi yüreğine ulaşsın... Beni duymamak için direnen kulakların bari yüreği anlasın... Ben susmalıyım ki tüm zor cümleler sana kalsın... Konuşmak çok canımı yaktı..! Ben susmalıyım ki biraz da canımı yakanların canı yansın.....
Gönderen murat zaman: 22:25 0 yorum
Etiketler: Ayrılık Mesajları
Git Allah Aşkına, Elimi Sana Bulama Şimdi !! Ölsem İçimde Kalacaksın, Sussam Dilimde...
Gönderen murat zaman: 22:23 0 yorum
Etiketler: Ayrılık Mesajları
Göğsümden vurulmak istemiyorum yalan silahının kurşunlarınla.
İşte bu yüzden; anlamını bilmeden asla “seni seviyorum” deme bana…
Isırgan otunun değdiği yeri dağlaması gibi, dağlıyor bu iki sözcük kulaklarımı.
Menekşeler nasıl zahmetsiz açar morunu, nasıl yakışır mor ve menekşe birbirine;
söylediğin zaman öyle bütünleşmeli “seni seviyorum” ve sen dilinde..
Gönderen murat zaman: 22:22 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Sığmadın içime sevgili, bu yürek bu şehir ve özünü bulduğun şu garip sevda sana dar geldi. Yetmedi tek sevda sana, olamadın tek yürekte ve yüreklice sevmeyi öğrenemedin. Benden kattığın o yürek sana çok geldi..
Gönderen murat zaman: 22:21 0 yorum
Etiketler: Ayrılık Mesajları
Bir seven bulunur da !
Sen geç-git..!
İçimi yakan bahanelerini ben
unutmadan!
Sen iyisimi uyan o uykudan, kandırma kendini, acıtma içimi...
Gönderen murat zaman: 22:20 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Onurlu olmalı gelişler..
Bir kadının ANA oluşu, bir erkeğin ADAM oluşu
gibi..
Asil ve olgun gelmelisin..!
Omuzların dik, alnın açık, tüm
kalbinle gelmelisin..!
Ne kadarına yetiyorsa yüreğin, yettiği kadar
sevmelisin..!
Aklını başından alacak kadar değil aklı başında olacak
kadar sevmelisin..!
Az olsun, öz olsun ama yürekten..!
Can'ı gönülden
olsun ...!
Gönderen murat zaman: 22:19 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Diyorsun ki: Ben yanmam aşk yansın!
Ey aşkı hırpalayan zat!
Ancak
yandığın kadarsın.
Bakışların, sözlerin, yüreğin "net" olacak..
Ya
seveceksin.. ya gideceksin "ortası" olmayacak..
Severken sevmenin
hakkını vereceksin..
Ölürken ölmenin..
Ötesi olmayacak....
Gönderen murat zaman: 22:18 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
...Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
...Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
Gönderen murat zaman: 22:17 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
Yıllarca GönLümün
Okuyacağı Aziz KeLam'sın..
Nur-i Ayn'ım EzeLden KaLbime VeriLmiş SeLam'sın...
Evvelimsin , ezberim ahirimsin.
AşK'ın tefsirini hayr'a yoran varLığınLa, GeLişine bin f/eda ettiğimsin.
Soldan soldan vuranımsın.
Nur-i Ayn'ım EzeLden KaLbime VeriLmiş SeLam'sın...
Evvelimsin , ezberim ahirimsin.
AşK'ın tefsirini hayr'a yoran varLığınLa, GeLişine bin f/eda ettiğimsin.
Soldan soldan vuranımsın.
Niyetimsin!..
BesmeLe gibi çektim Sen'i gönLüme.. Yüreğime yerLeş Ebedi Beni Sev diye!
Amin dedim ettiğim her Dua'da diLedim Sen'i..!
BesmeLe gibi çektim Sen'i gönLüme.. Yüreğime yerLeş Ebedi Beni Sev diye!
Amin dedim ettiğim her Dua'da diLedim Sen'i..!
Gönderen murat zaman: 22:16 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Sevgin yakıyor içimi, dökülmek istiyor sayfalar dudaklarımdan cümle cümle, anlatmak isterken ben sana aşkımı, yanımda olmayışından sebep buruk içim gözlerim donuk. En yakın mesafesinde dünyanın, bir uzak tepesindeyim sevdanın. Sen sevdiğim, sen yoksun ya yanımda ümidim, sen sevdiğim, sen yoksun ya yanımda kuvvetim yok. Özleminden lal oldu dilim, yüreğim yaralı...
Gönderen murat zaman: 22:14 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
GİTME..!
Yüreğim yokluğunu kaldıramayacak kadar yorgun. Bir nefes uzağımda olmana dayanamazken, bir ömür benden uzağa gitme.
SUSMA..!
Anlamını yitirmesin kelimeler. Bir tek sözüne şu gönlüme yeniden bahar
gelir.
ETME.. !
Gözlerini gözlerimden çekip, bir bilinmezliğe sevdamı
mahkum etme…
Gönderen murat zaman: 22:13 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Ey Âşk durağım..!
Ey adından başka hiç bir söze dilimin dönmediği tek hecem...
Dudağıma öyle bir mühürlensin ki Duâ'n; Bu Duâ'ya ''Âmin'' demekten başka kelâmlara dönmesin diller.. !
Ve Lâl olsun dilim, Sen'den başka isimleri anarsam eğer....
Ey adından başka hiç bir söze dilimin dönmediği tek hecem...
Dudağıma öyle bir mühürlensin ki Duâ'n; Bu Duâ'ya ''Âmin'' demekten başka kelâmlara dönmesin diller.. !
Ve Lâl olsun dilim, Sen'den başka isimleri anarsam eğer....
Eğer İçimi Dökebilseydim Lisanı Hal İle Kıyama Kalkardı Bu Şehir Ey Yâr..!
Gönderen murat zaman: 22:12 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Kaç kez "Sen" deyip de sonunu getiremedigim cümleler kurdum.
Hiçbir cümleye sığamayacak kadar uzun ve hiçbir kelimenin ifade edemeyeceği kadar derinsin.
Hiçbir sözcük içermiyor sende ki anlamı yada ne bileyim tek
kelimelik binlerce anlam yüklüsün.
İçimdeki bunca lisana rağmen dile
getiremiyorum seni...
Ama şunu biliyorum ki; bana dair ne varsa hepsi
sensin...
Gönderen murat zaman: 22:10 0 yorum
Etiketler: aşk mesajları
Söyle ey Yâr...
'Söyle ey Yâr!
Hüznümü sana nasıl arzetmeliyim?
İçinde sen geçen cümleleri ezber mi etmeliyim?
Derdi heybeme yükleyip yitik diyarlara mı gitmeliyim?
Hasretini sabırla bertaraf mı etmeli;
Yoksa bu hasrete şükrü mü öğretmeliyim?
Söyle ey Yâr! Seni nasıl yâd etmeliyim?
Lâl değmeli dilime belki,
Yüreğime seni söyletmeliyim..
Gönderen murat zaman: 22:08 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
birini seveceksin ki mutlu olasın...
Yusuf olmaksa muradın yada
Zülayha; korkmayacaksın ölümden.Ölümün ayrılık değil kavuşmak olduğunu
bileceksin... Dünyaya kafa tutacaksın tek başına. Yandaş, yoldaş
aramayacaksın. Bir Allah’ına bir kendine güveneceksin sadece. Yol
arkadaşın terk etse bile seni yarı yolda, aşkına sahip çıkacaksın sonuna
kadar. Tek başıma taşıyamam demeyeceksin. Ölünceye kadar taşıyacaksın
şerefle. Karşılık beklemeyeceksin.
Sevmek olacak tek amacın. Sevilmemişsin ne fark eder. Ayıplanmaktan korkmayacaksın. Sevgini gurur madalyası olarak taşıyacaksın göğsünde, kim ne derse desin… Sevgin için zindana atılmayı da attırmayı da göze alacaksın. Karanlıklar sırdaşın, böcekler yoldaşın olacak. Bileceksin sonunda ayrılık olduğunu...
İsyan etmeyeceksin, vuslat beklemeyeceksin. Zaman ve mekan sizi ayırmayacak. Nerede olursan ol, her daim sevdiğinin yanında olacaksın. Üzüntüsüne üzülecek, sevincine sevineceksin. Sanma ki beraber olmak için, yan yana olmak lazım. Gönüller beraberse mesafenin ne önemi var..! Gönül gözüyle görecek, duyacaksın. Gönül diliyle konuşacaksın.
Bilmez misin gönlü kainat bile kuşatamaz dar gelir. Gönül dilinden anlamam, konuşamam, dayanamam bu çileye karşılıksız hiçbir şey veremem diyorsan; talip olmayacaksın Yusufluğa. Yusuf olmak için Yusuf gibi yürek gerek, gönül gerek, iman gerek. Züleyha değilsen eğer peşine düşmeyeceksin Yusufların. Kendi ayarında birini seveceksin ki mutlu olasın.
Sevmek olacak tek amacın. Sevilmemişsin ne fark eder. Ayıplanmaktan korkmayacaksın. Sevgini gurur madalyası olarak taşıyacaksın göğsünde, kim ne derse desin… Sevgin için zindana atılmayı da attırmayı da göze alacaksın. Karanlıklar sırdaşın, böcekler yoldaşın olacak. Bileceksin sonunda ayrılık olduğunu...
İsyan etmeyeceksin, vuslat beklemeyeceksin. Zaman ve mekan sizi ayırmayacak. Nerede olursan ol, her daim sevdiğinin yanında olacaksın. Üzüntüsüne üzülecek, sevincine sevineceksin. Sanma ki beraber olmak için, yan yana olmak lazım. Gönüller beraberse mesafenin ne önemi var..! Gönül gözüyle görecek, duyacaksın. Gönül diliyle konuşacaksın.
Bilmez misin gönlü kainat bile kuşatamaz dar gelir. Gönül dilinden anlamam, konuşamam, dayanamam bu çileye karşılıksız hiçbir şey veremem diyorsan; talip olmayacaksın Yusufluğa. Yusuf olmak için Yusuf gibi yürek gerek, gönül gerek, iman gerek. Züleyha değilsen eğer peşine düşmeyeceksin Yusufların. Kendi ayarında birini seveceksin ki mutlu olasın.
Gönderen murat zaman: 22:06 0 yorum
Etiketler: aşk hakkında
Gel artık
Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu...
Demdir,
Derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş, canım,ölünmüş
Murad alınmış...
Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
İçim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı,kınsız,uyanık,
Ve genç bir mısradır
Filinta endam...
Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
Ahmed Arif
Gönderen murat zaman: 21:59 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
Sen hiç çaresiz kaldın mı
Sen hiç çaresiz kaldın mı ?
Sanada koydu mu deli gibi severken bırakıp gitmek ?
Canın yandı mı seninde onun gözlerine her baktığında ?
Bütün hüzünlü şarkılar acıttı mı canını benim gibi ?
Hiç yarışa girdi mi göz yaşların ve yağmurlar ?
Sen ağlarken düştü mü gözünden anılar damla damla ?
Bitti! unuttum işte! deyipte canın yandı mı adını her işittiğinde ?
Sende kimi görsen bana benzettin mi?
Benim herkesi sana benzettiğim gibi ?
Her telefon çalışında ümitlendin mi keşke o olsa diye ?
Sende çıldırdın mı başkasıyla birlikte olduğum saçmalığını düşündükçe?
Bekledin mi bir defa dahi olsa seni seviyorum kelimesini ?
İnandın mı senin değil ellerin olduğuma ?
Yüreğindeki yaraya tuz basmak nedir bilir misin sen?
Yazıklar olsun bana! diye kendini suçladın mı benim için ?
Kahrettin mi gecelere onu beni vermediği için?
Yanlızlıkla başbaşa kaldın mı sende?
Sen nerden bileceksin ki yanlızlık nedir?
Gönderen murat zaman: 21:57 0 yorum
Etiketler: aşk ve sevgi şiirleri
İnandığım gibi, inandıklarımla; inanılmaz yaşarım..!
Aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor. Sadece sen, yanlış insanlar üzerinde hayal kuruyorsun
Aynı yolu bizimle birlikte yürüdüğümüzü zannettiğimiz
insanlar, ASLINDA, sadece gidecekleri yere kadar bize eşlik etmişler o kadar..!
Sonu belli olmayan bir yoldur hayat. Önüne ne zaman,
neyin çıkacağını bilemezsin. Bazen birşeyler alır götürür senden, tutamazsın..!
Bazen de hayatın getirdiklerinden kaçmak istersin, ama kaçamazsın... Böyledir
hayat, bir türlü anlayamazsın...Ve bir gerçek vardır: "ACIYI tatmadan,
MUTLULUĞU tadamazsın...
Karpuz Kabuğundan Gemi Değil , Titanik Bile Yaparsın!
Para Değil, Yürek Meselesi....!
Para Değil, Yürek Meselesi....!
Benim Hayatımı Yargılamadan önce; benim ayakkabılarımı
giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç... Hüznü,
acıyı ve neşeyi tad... Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara
takıl, yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi..! Ancak
ondan sonra beni yargılayabilirsin..!
Hani insan bazen ne ileri ne geri, tek bir adım atamaz
ya. Birini yanında tutmayı bilemez ama onun yokluğunu da istemez . Kaybetmeyi
göze alamaz ama kazanmak için de mücadele etmez. Bağlanmaya cesaret edemez ama
azat da etmez o'nu. Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir... Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya, o zaman dökülür
dudaklardan itiraf edercesine: Ne göze alabildim ne de gözümü alabildim...
Yangın yerine bak..!
Ateşten, külden, kordan ne var elinde..!
Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe..!
Cân’ı teslime hazır değilsen “ben Aşk’ım” deme kimseye..!
Aşk gelmesin seninle dile…!
İncinmesin ne Mecnun ne Leyla ne gül ne de diken seninle!..
Ateşten, külden, kordan ne var elinde..!
Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe..!
Cân’ı teslime hazır değilsen “ben Aşk’ım” deme kimseye..!
Aşk gelmesin seninle dile…!
İncinmesin ne Mecnun ne Leyla ne gül ne de diken seninle!..
“Sana” yürümek düşer… Çünkü; yol olur yeryüzü yürümeyi
bilene… Yeter ki; vakar olsun duruşun, özlemli olsun yürüyüşün!
“Yürümek” kavlin olsun, ahdin olsun, vefan olsun…
Vur kendini yollara...
İmdada sesin olsun, dara uzansın ellerin, zora dayansın bileğin...
Olur da sürçerse ayağın; dayandığın, güvendiğin her daim Rabbin olsun!
Kolumuzu ısırarak yapardık saatleri küçükken, sanki
zamanın canımızı yakacağını anlarmış gibi. Takvim düzeni herkes için aynı olsa da,
zaman herkesin içinde başka türlü ilerler. Öyle zengin bir sofradır ki yaşam,
Acılardan sonra tatlıları beklemelidir insan...
Yüreğimin kapısı yoktur benim, her çıkmak isteyen bir
duvar yıkmal. İste bu yüzdendir yüreğimin harabe oluşu…
Sustum! Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... Yalnız
yüreğimle dokunuyorum sesime… Kimse duymuyor... Sustum! Sustu dudağımdaki
şarkı, gözlerimdeki şiir, yaraları yalayan rüzgar akıp giden nehir… Gözlerim
konuşuyor Yalnız… Umutlarımı sarıp rüzgârlara, uzaklara savuruyorum… her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...
Herkes mi kusursuz... Hiç kimsenin yarası yok mu
sarıLacak... Herkes mi güçLü; kimse ağLamaz mı düşünce, kendine uzanacak bir
eL aramaz mı... Ben güçsüzüm düşerim-ağLarım-canım acır... YaraLarım ve
kusurLarım var; sırf bu yüzden insanım..!
SIRADANIM...!
HAYAT....
BENİM HAYATIM ..!
Dışardan nasıl göründüğümün hiç bir önemi yok, içeriden görülebilenler yetiyor
bana... Beni dışarıdan yargılyanlara tek bir sözüm yok dışarıda kalmaları
yetiyor onlara..!
Zorlamıyacaksın zaten olmuyorsa, sen deredeki akan suysan o suyun akarını seninle bulmuyorsa laftan anlamıyorsa... sen koskoca dereyken senin içindeki bir damlanla seni bir koyuyorsa sen en iyisi zorlama... Kıymet bilen gelir zaten geldiyse de gitmez... En iyisi sen sen ol ki kim olduğunu bilsinler..!
İçime attım bana ağır gelen tüm gerçekleri.Sustum.Yuttum soğuk sessizliği.Suçlamadım, suçlayamam kimseyi.Çünkü ben getirdim bu hale kendimi.Gitmeler yormaz beklemek kadar gelmeyecek birini.Ve hiçbir şey bir kargaşanın içinde yalnız kalmak kadar koymaz! Hep bildim yerimi;ne bir adım geride,ne bir adım önde.Şimdi bu yorgun ve yalnız gecede hesap soruyorum yüreğime...
İnsan
hayallerini seviyor aslında en çok, gerçekler canını acıttığından olsa gerek...
Hayatın ona verdikleri hep biraz eksik kalıyor. “Nerede değilse en çok orada
olmak istiyor” Ve kim onu daha çok kanatmışsa en çok onu seviyor…
Ve yine en çok ondan nefret ediyor...
Yürünesi
yollar kapanası olduğunda kanadı yitik turnalar gördüm rüyamda...
Sustu(n).... zayii oldum...
Ellerimi cebime koydum, hüzün bulaştı parmaklarıma...
Poyrazın zulmune takıldı uçurtmalarım...
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et.! söz yürekten gelir, dilden çıkar yüreğinden geçmeyeni söyleme.! ya yüreğinle konuş yada sus...
Bizler düşlerimizi kurarız... Hayat yıkar...Bizler düşlerimizi yine kurarız...Hayat bir kez daha YIKAR...Kimileri buna kader der...Kimileri ise HAYAT bu der...Bizler ısrarla tekrar ve tekrar kurarız düşlerimizi...Elbette hayat yıksın diye değil; hayata inat ve umutsuzlara umut olsun diye...!!!
Elinde ne Varsa Hayata Dair, Ötesi Hiçbir Şey ya da Vesair, Hani Demiş ya Şair: Mutluluğu Sende Bulan Senindir, Ötesi MİSAFİR...
Gönderen murat zaman: 21:56 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Yine burdayım...
Tam bu noktada, ellerim cebimde hafif
bir iç titremesi, bi sigara yaksam mı yoksa erken mi daha diye düşünürken;
meğer ilk dumanı ciğerlerime çekmişim bile...
Söylenecek söz kalmadığında dudaktan dökülen büyülü sözdür HAYIRLISI...
Az çok bilirsin beni beceremem yaşamı, Bir damla su olsam Gider rakıya damlarım...!
Durma üz kendini üzebildigin kadar, hatalarını
düzeltecekse.
Düşünme hiç şu ânını, düşüncesizlik garantiliyorsa yarını.
Ve kork ölümden ölesiye, korkun seni ölümsüzleştirecekse..''
Bardağa kola doldurur gibi değer vereceksin insanlara
ağır ağır ve yavaş. Çok verirsen köpürür taşar, Elinde bardakla kalırsın.
Herkes Herkesi Aynı Sevemez Dostlarım.. Kimileri
Gururunun Yettiği Kadar Sever, Kimileri de Ömrünün Yettiği Kadar...
Neden kendimizi bütün biriktirdiklerimizle olduğumuz
gibi kabul etmiyoruz ve neden yaşadıklarımızı taşıyan yüzlerimizden geçmişi
silmeye çalışıyoruz..!
Kendimizi kimden gizliyoruz...!!!
Kendi dünyamda kendi doğrularımla kendi hayatımı
yaşıyorum kimseye verecek hesabım yok ALLAH dan başka...
Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz...
Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı...
Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi...
Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda.....
Yalnız olmak, yanlış bir kalpte olmaktan iyidir.
Üzülmüyorum...
Bir gün diner elbet gönlümdeki derin
sızı... Hep hayırsız değil ya bu insanlar; bir gün beni de bulur
hayırlısı......
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı...
Unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi..!
Nerede kalmıştık..!
Oradan ağlayalım halimize...
Bir insan eğer çok gülümsüyorsa, emin olun ruhunda
depremler vardır. "Çünkü acıyan kalbinse, kimse bilsin istemezsin.."
Söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey var; kiminin
yüzüne, kiminin gelmişine-geçmişine...
Düşünme hiç şu ânını, düşüncesizlik garantiliyorsa yarını.
Ve kork ölümden ölesiye, korkun seni ölümsüzleştirecekse..''
Kendimizi kimden gizliyoruz...!!!
Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı...
Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi...
Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda.....
Gözlerinin gördüğünü,yüreğinin gördüğüne değişyorsan
EYVALLAH,Yüreğinin gördüğünü,gözlerinin gördüğüne değişiyorsan EYVAH EYVAH!
Yastığa başını koyduğun ân başlar asıl macera...
Sadece Susmak İstiyorum..!
Yalan İnsanları Kâale
Almadan... Sahte Yüzleri
Görmeden...Haklıyken Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan...
Görmeden...Haklıyken Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan...
Huzur Bulmak
İstiyorum Gözlerimi Kapayıp, Kimseyi Anmadan Dinlemekİstiyorum
Kafamı... Kaybettiğimi de bulmak..... Sessizliği dinlemek istiyorum.
Bazen "Su" olmak lazım , Sessiz sakin.!
Bazen "Sel" olmak lazım , öfkeli ve hırçIn.! Bazen "Mum"
alevi olmak lazım , sabırla tükenmeyi bekleyen..!
Bazense "volkan" olmak lazım , önüne gelen herşeyi hızla tüketen.!
Kimine Su olacaksın kimine Sel! Kimine Mum olacaksın kimine Volkan.!
Ama kimseye asla "Kul" olmayacaksın...
İnsanlar... Şu insan adı ile sıfatlandırılanlar yok
mu?
Hani Kuran-ı Kerimde Eşrefi Mahlukat diye tabir edilen...
Yaratılmışların en şereflisi görülen, yaratılış amaçlarının dışına çıkmakta onlardan ustası yoktur . Şimdilerde çoğunda ne şeref kalmış ne haysiyet...
Düşünüyorum da darvin teorisini yanlış zamandamı yapmış ? Hani insan maymundan gelmiş diyor ya ; bence asıl şimdi insan maymuna dönüşüyor...
Hani Kuran-ı Kerimde Eşrefi Mahlukat diye tabir edilen...
Yaratılmışların en şereflisi görülen, yaratılış amaçlarının dışına çıkmakta onlardan ustası yoktur . Şimdilerde çoğunda ne şeref kalmış ne haysiyet...
Düşünüyorum da darvin teorisini yanlış zamandamı yapmış ? Hani insan maymundan gelmiş diyor ya ; bence asıl şimdi insan maymuna dönüşüyor...
Bir duruşu olmalı insanın!
Sokak lambaları gibi
dimdik..! Işık vermeli dibine ve etrafına...Yine de ödün vermemeli mum misali
kendinden. “Gurur” sözcüğünü “Onur” ile değiştirmeli lugatindan. Eğer kuralları
hiçe sayıp kuralsız yaşamaksa ideol; bir onurunu, bir de şapkasını yanından
ayırmamalı insan. Koltuğunun altına onurunu ,başına şapkasını alıp “Eyvallah”
diyebilmeli, Kendisi olmalı insan,kendini bilen...
Huzuru Arıyorum... Biliyorum Ne Yerde Ne de Gökte...
Aslında Huzur Belki de Benim İçimde... İhmal Ettiğim Bi Köşede..!!!
Daha cesurum artık. Keske dememek için çabalıyorum...
İçimde büyütmüyorum hiçbir şeyi... Çok umursamıyorum ve çok anlam yüklemiyorum
hiçbir şeye... Giderken benle başlayan cümleleri dinlemiyorum bile... Sadece
tek bir cümle söylüyorum.. 'HER ŞEYİN HAYIRLISI'..!
Boğazımda düğümleniyor sözcükler, tam çıkacakken zor
tuttuğum.
Söylemek için ertelediğim. Erteledikçe bittiğim.
Bir şeyler var içimde, hissediyorum, biliyorum...
Üstüne gidildikçe hassaslaşan, dudaklarımdan bir türlü çıkamayan, yüreğimin tam ortasını mesken etmiş, kalmış, kalıplaşmış...
Söylemek için ertelediğim. Erteledikçe bittiğim.
Bir şeyler var içimde, hissediyorum, biliyorum...
Üstüne gidildikçe hassaslaşan, dudaklarımdan bir türlü çıkamayan, yüreğimin tam ortasını mesken etmiş, kalmış, kalıplaşmış...
İnsan yaşadığı hayatın,yaptıklarının yükünü taşır...
Eğer yaşamak için başkalarının çemberine girmek zorunda kalırsanız, başkaları
istediği zaman çemberi kapatır. Gerçekten de özgür olmanın yolu daha az muhtaç
olmaktır. Birini tutkuyla seven onun çemberine girmiş olur, diğeri bu sevgiyi biir bedel haline getirebilir. Kralın
kalesine giren, kralın yasalarını kabul etmiş olur...
Yedi kat toprağın altında, binlerce defa yanacaksın ve
yandıkça pişeceksin hayata.aşk sigaramın ucunda; dumandan, külden, senden yani
ateşten ibaret,
yakıyorsun her defasında... Daha çekeceksin dedi yüreğim, daha çekecek..! Her gün biraz daha... Daha dedi yüreğim daha çekeceksin...!
yakıyorsun her defasında... Daha çekeceksin dedi yüreğim, daha çekecek..! Her gün biraz daha... Daha dedi yüreğim daha çekeceksin...!
Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu bir
çizgisi var hayatın... Farkında
olmadan basıyorsun çizgiye, kızıyorlar anında...
olmadan basıyorsun çizgiye, kızıyorlar anında...
YANDIN !
diye atılıyorsun oyun
dışına...
İnatçı bir çocuk gibiyim... Hata yapsamda devam
ediyorum, her seferinde yere sürtüyorum burnumu... Akıllanmıyorum... Canım yana
yana imkansıza koşuyorum... Çevremdeki seslerin azaldığını hissediyorum...
Herkes bıkıyor, ben bıkmıyorum.. Her seferinde kalbime değil elime yüzüme
bulaştırdığım aşktan vazgeçemiyorum..!!
Bazen zordur yaşamak... Nefes almak bile güç gelir
insana. Bir kuşun kanadına takılıp gitmek istersin uzaklara... Bazen bir güzel
söz tutar insanı ayakta.. Bir canın sıcak gülümsemesi bağlar insanı hayata...
Bir de 3 kelime kalır yüreklerde . KENDiNE iYi BAK. Bu yalancı dünyada...
Bazen söylenmemiş sözler; söylenmişlerden daha çok yakar
canı…. Daha derine işlenir acısı. Özlemler tahmin edildiğinden daha fazla
acıtır insanı… Yüreğinde hiç durmadan kanayan bir yaradır… Bir bakış, bir ân,
bazende bir mekan o yaraya tuz olur… Özlemi yaşamadan anlamıyormuş insan…
Yağmur bile başka yağarmış özlerken… Yağmur bedene değil, yüreğe yağarmış...
Nokta. koymakmıydı zor olan yoksa koyduğun noktanın
ağırlığını taşımakmıydı? Yeniden büyük harflerle tertemiz bir hayat sayfasına
başlamakmıydı ? mühim olan yoksa herşeye rağmen deyip, bir noktalı virgül
kullanmakmıydı? Belki de bütün ömrümüzü yitirdik bu Noktalama işaretleri
arasında ama şimdilerde ben herşeye inatla üç nokta koyup devam
ediyorum Hayatıma...
Gördüğüm değer kadardır verdiğim değer; bende herkes
kendi değerini kendi belirler...
fi'l-kalbi mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ...
innemâ Eşkû Bessi ve Hüzni iLâLLah!
Gönderen murat zaman: 21:55 0 yorum
Etiketler: Anlamlı Sözler
Subscribe to:
Kayıtlar (Atom)