Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!

Agustos Pembe 90 Image Banner 468 x 60

13 Kasım 2007

Usta

Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyduğundan bu işi yapmaya karar vermiş. “Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım” diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş da. Yanına varmış ve bir süre bekledikten sonra usta tarafından kabul edilmiş.

- Anlat, demiş usta. Dinliyorum...

Genç adam, taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş. Sözleri bitince de ona bir taş uzatıp;

- Bu bir yeşim taşıdır, dedikten sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış.

- Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel, demiş. Şaşkın şaşkın suratına bakan genç adama;

- Haydi şimdi güle güle, diyerek oturduğu yerden kalkmış ve odadan çıkmış. Genç adam evine dönmüş. Kendisini merakla bekleyen annesiyle babasına neler olduğunu anlatmış. Anlattıkça da kendisine çok anlamsız gelen bu hareketi ve soğuk konuşması nedeniyle kızdığı ustaya olan öfkesi artıyormuş. Günler geçmeye başlamış. Genç adam sürekli söyleniyor ama avucunu hiç açmıyormuş. “Nasıl böyle budalaca bir şey yapmamı ister. Bir de ülkenin en iyi mücevher ustası olacak... Bu saçmalığa bir yıl boyunca nasıl katlanacağım, böyle bir eziyetle nasıl yaşarım. Bu ne biçim ustalık... Ustalık kaprisi yapacaksa, bari başından yapmasaydı...” diye devamlı söyleniyor, her önüne gelene ustadan yakınıyor ama avucunu hiç açmıyormuş. Avucu kapalı uyumaya, bütün işlerini diğer eliyle yapmaya alışmış zamanla. Uyuyunca taş elinden kayıp düşüverir diye hep yarı uyur, yarı uyanık geceler geçirmeye de.

Böylece her günü zorluklarla dolu, her gecesi de yarım uykuyla yaşanmış bir yıl tamamlanmış. Ve o gün gelmiş. Genç adam tam bir yıl sonra, büyük ustanın karşısına çıkmış. Usta, bir süre beklettikten sonra yanına gelince, genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun, bu sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği gururla elini uzatıp avucunu açmış ve

- İşte taşınız, demiş. Bir yıl boyunca avucumda taşıdım, şimdi ne yapacağım?.. Yaşlı usta sakin bir sesle cevap vermiş:

- Şimdi sana bir taş daha vereceğim ve sen onu da aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın. Bu söz üzerine genç adam bütün sükunetini kaybetmiş, bağırıp çağırmaya başlamış. Yaşlı ustayı bunaklıkla, delilikle suçlamış. Mücevher ustalığını öğrenmek için gelen genç bir insana böyle eziyet ettiği için, hasta olduğunu bağıra çağıra söylemiş. Genç adam böyle bağırıp çağırırken, yaşlı usta, ona hissettirmeden bir taşı avucuna sıkıştırmış. Öfkeden yüzü kıpkırmızı olan genç adam, bir yandan bağırıp çağırırken avucundaki taşı hissedivermiş. Durmuş... Taşı şöyle biraz daha sıkmış... Sonra heyecanla şöyle demiş:

-Bu taş... Bu taş yeşim taşı değil ki usta...

Dokunduğumuzu hissedebilmek, taşın değerinden çok daha önemli öyle değil mi? Hepimizin avuçlarında değerli taşlar var aslında. Aman zaman dolmadan sakın ha açmayın avucunuzu, sonra kayıp düşüverirler ellerinizden.

0 Comments: