Değmez dediğin insan, kalbinin her kıvrımına değer ya; hayatın en falsolu küfürlerinden biridir bu aslında..!

Agustos Pembe 90 Image Banner 468 x 60

12 Ekim 2007

BeŞiKTaŞLı OLMaK



-Efendim

- İyi akşamlar.. Salih beyle mi görüşüyorum?

- Evet, buyrun

- Merhaba, ben Taksim ilkyardım hastanesinden nöbetçi doktor Uygar

Yorulmaz,

bu saatte sizi rahatsız ediyorum fakat şu an hastanemizde bulunan bir

hasta

var.. kendisi baygın, üzerinde kimlik bulamadık yalnızca sizin

kartınız

vardı. Acaba hastaneye gelebilmeniz mümkün mü? Hastanın durumu pek iyi

değil

de.

- tabi gelirim..peki nasıl biri

- valla 70 yaşlarında olmalı, giyim kuşamına bakacak olursak sanırım

uzun

zamandır evsiz diye tanımlayabileceğimiz birine benziyor.. anlıyor

musunuz..

yani saçı, sakalı temizliği ve görünümü pek iyi değil.

- anladım hemen geliyorum..

………………………………

Kimine göre Taksim, kimine göre İstiklal Caddesi, bana göre de Beyoğlu

denilen yerdeyim.. vakit gece yarısını geçmiş..kafam atmış, klasik

bir

Haziran gecesi.. iki duble yaptım 6-7 Türkü dinleme süresinde..

yapayalnız

iniyorum Beyoğlu''ndan aşağıya doğru.. mendilci çocuklar, piyangocu

amcalar,

kestaneciler sağlı sollu dizilmişler sokak kenarlarına.. biraz vakit

geçsin

şunları izleyeyim..gençler içince sapıtmışlar yine, kızlı erkekli

gruba

sataşan kızsız grup, abazalık da değil bu, tamamen kıskançlık, laf

atmalar

sevgilileri küçük düşürmeler..nerede kaldı delikanlı gençler..gene

kimsenin

yemedi yumruğunu kaldırmak, uzlaşıldı, devriyeye gerek kalmadan..

Yürümeye devam ediyorum, saat de epey kabardı, eve gitmeli, ışığı

üfleyip

zıbarmalı derken çakır keyif kafamla, kaldırımın kenarında gözüm

ilişti bi

şarapçıya.. oldum olası sevdim ben bu tipleri, takıntısız, alakasız,

dünyasız tipler, adam gibi isterler şarap parası var mı diye..

sömürmezler

yani kimseyi, "bi ekmek parası" diyen duygu sömürüleri yok bunlarda..

bakıyım bir cebe varsa bozuk veriyim bi şarap parası diyerekten

yaklaşıyorum

yanına.. durum vahim, saç sakal girmiş birbirine, eğiliyorum..

- hoopp.. abi.. kalk üşüycen git bi şarap iç.

İplemiyor, baygın bayık halde suratıma bakıyor..ısrar ediyorum kalk

kalk

diye.. dizime tutunup ayaklanmaya çalışırken pardösüsünün önü

açılıyor..

üzerinde rengi gitmiş eski beyaz bir atlet görüyorum.. pardösüyü

aralayıp

göğsüne doğru bakıyorum, kalp tarafındaki BJK amblemi çarpıyor

gözüme..

- vay Beşiktaşlısın demek.. al şimdi sana bi şarap parası daha..

korsan da olsa tanırım aslında bütün Beşiktaş formalarını ama bunu

ilk defa

görüyorum o an..

- o sadece Beşiktaş forması değil diyor ilk konuşmasında

- nerden buldun bu formayı?

- benim

- nerden aldın?

Amcam kızdı, sanane der gibi

- Yusuf''tan aldım.. tanır mısın?

Canı yanıyordu, üzüldüm durumuna, keyfim de yok ama, niye sordum

bilmiyorum..

- baba be.. arkadaş olsana bana, bi meyhaneye gidelim.. bir büyük

yapalım

senle, bulursak sıcak bişeyler de yeriz..

bu sefer ***** der gibi baktı, haklıydı ne işim vardı ki evsiz

biriyle..

- iyi dedi gel gidelim..

Epeyce yürüdük, karanlık sokaklardan geçip girdik izbe bir meyhaneye..

nerden geldi bu cesaret bilmiyorum, aklıma da gelmiyor mekanına ___ürüp

gasp

yapma ihtimali.. aklım formada kalmış, abuk sabuk gittim yine de..

Pek konuşmuyor, birinci büyüğün son dublesine kadar laf etmedik, sonra

konuştu;

- sen de iyi içermişsin.

- çocukluktan be baba.

İkinciyi açtık.. kafa epey doldu..

- kızmazsan sana bişey sorucam

- kafasıyla ileri geri olur verdi

- nerden buldun o farmayı?

Gene sustu.. bir saat konuşmadık yine

- Evlat.. sene 1967.. 25 yaşındayım.. geceden çıktık yola..

deplasmana..

bilir misin deplasmanı.. yollar, o zamanki yollar, git git bitmez.. sonra

yendik Göztepeyi İzmirde Şampiyon olduk.. atladım sahaya, gencecik yeni

yıldız Yusuf tan kaptım formayı.

Elimde bardak kalakaldım, pat diye anlattı, konuşamadım.

- yaaa dedi. Bu forma 28 yaşında..

kekeledim bir an.. nassıl nasssıl..

Anlattı tüm olanları.. almışlar maçı.. tüm kara gözüyle almış

formayı..

sonra ertesi gün geri gelmiş mahalleye, sırtında forma tüm havasıyla

koşa

koşa gidiyormuş evine.. oğluna gösterekmiş.. gitmeden deplasmana, 7

yaşında

oğlu kızmış buna, niye g**ürmüyor beni de İzmire diye.. oğlum

diyordu

affedicek ona verince bu formayı.. eve vardığında her şey bitmiş..

gece

evleri yanmış, karısı ve oğlu dumanlar içinde boğularak can

vermişler.

O gün lanet etmiş her şeye, vurmuş kendini sokaklara..

Biraz toparlandıktan sonra..

- peki baba nasıl korundu bu forma yıllarca..

- bu gün ayın kaçı?

- 4 Haziran da 5''i oldu artık

4 Haziran da şampiyon olmuş Beşiktaş, o gece kaybetmiş ailesini.. ve o

günden beri sadece 4 Haziranda sırtına geçirmiş formayı.. kulübesi

varmış

Dolapdere taraflarında, bir de yatak, orada saklamış yıllarca,

yırtılmış,

sökülmüş ama gene de korumuş formanın özünü.

Baba be.. şurdaki tekelle konuşacam, sana günde 3 şarap alacam, her ay

gelip

önceden vericem parasını.. olmaz dedi acıyamazsın bana..

Cüzdanıma uzanıp bir resim çıkardım.. bak dedim benim oğlum, geçen

gün

benden Dünyanın en değerli Beşiktaş formasını istedi, aldım bir

forma,

verdim.. ne bilirdim her forma aynıdır dedim.. senden baba, bu formayı

oğluma miras bırakmanı istiyorum, senden Dünyanın en değerli

formasını

istiyorum..

- Adı ne oğlunun?

- Kartal.. Kartal Yusuf Aral..

- oğlun için içeriz şarabı be evlat

- Ama bana Beşiktaşlı sözü ver, günde üç şaraptan fazla yok..

dışardan

bulsan da içmeyeceksin.

Mırın kırın etti.. söz be dedi.. Beşiktaşlı sözü..

- üzerinde ev telefonumun da olduğu kartlardan birini verdim.. bakmadan

koydu cebine.


Aradan 4 ay kadar geçti.. arada bir buluşup içiyoruz.. her gün üç

şarabını

içiyor.. buluştuğumuzda bile üçten başka içmiyordu..

Bir akşam çıktım.. koca Beyoğlu''nu dolaştım bulamadım.. sordum

soruşturdum,

kulübesini buldum.. etraf çok kötü kokuyordu, yatağında sızmış..

kaldırdım..

yüzüme baktı tersledi beni, defol git diyerek kovdu.. baba dedim bişey

mi

oldu.. defol ulan diye ittirdi yine.. 3 şarap aldın diye sahibimiz mi

oldun.. şaşırdım kaldım.. bir müddet oturdum yanında

- forma nerde?

- yok.. bilmiyorum

- nasıl bilmezsin diyerek yapıştım yakasına

- ehh be diyerek başladı küfürlere.. napiyim ulan dedi.. üşüdüm bir

gece

yaktım ısındım.

- beynimden vurulmuşa döndüm.. çıldırdım..

- sen dedim adam değilmişsin.. Beşiktaşlı hiç değilmişsin.. sana da

içkine

de diyerek çıkarken kapıdan sordu..

- o sözü tutacak mıyım hala

- tutma dedim..iç iç geber.

Kızdım sonra kendime, bir forma için mi yapmıştım bunları.. hayır

sadece bir

forma değildi o.. o formada hatıralar vardı acılar vardı..28 yaşında

bir

çınardı o forma..ve Bir Beşiktaş forması yok olamazdı.

…………………………………………

Gece yarısı üç filan.. İstanbul boşalsa da bu Beyoğlu hiç dinmiyor

be..

kalabalıktan sıyrılıp vardım hastaneye..dile kolay tam 9 yıl oldu, o

olmalıydı.

Demlik bir hastane kokusu, pek alışkın değilim bu havalara, sıkıntı

verir

çoğu kez, acının tazelenmesine. Hemşireye tarif ettim, Doktor Uygar

beyin

hastasıydı galiba diyerekten..

-Evet dedi, 1 saat önce hastanenin karşısında yatarken bulmuş doktor

bey..

içeri alıp ilgilendi bizzat.. şu odaya aldılar..siz burada bekleyin, ben

doktor beye haber veriyim

yok, bekleyemezdim, kızgınlığım geçmişti ve ne de olsa baba dediğim

bir

adamdı.. içeri girdim.. karnı şiş, kir pas içinde yatıyordu bir

yatakta..

yaklaştım yanına.. elini tutarak baba dedim ben geldim..gözler açıldı

birden.. evlat dedi.

Kalk dedim gidiyoruz, bir iki kadeh atalım..yok dedi..

Belli konuşamıyor, iyice tüketmiş yılları, yudum yudum seçiyor

harfleri

konuşmaya zorlarken kendini, dikmiş gözleri havaya yüzüme doğru

bakamıyor

yine de. Dişlerini sıkarak çekti elini.. örtüye uzandı.. bir eliyle

kaldırmaya çıkarırken örtüyü omzunu geriye doğru çekti. Sımsıkı

tuttuğu

beyazlığı gösterdi bana.. al dedi.. ordaydı, ellerinin arasındaydı

forma..

- baba dedim sarıldım boynuna.. neden ?dedim neden?..

- günnn..deee.. üç. Şaarrap yetm..e…di … be ev..lat

ne demekti bu..günde 3 şarabın yetmemesi.. tamam ben demiştim ama yine

de

bulurdu sağdan soldan içerdi yine.. bu olamazdı ki..

- nasıl?

- söö..zz verr..mişş..tim

Evet söz vermişti, Beşiktaşlılık sözüydü o.. ve bozulamazdı..

yalan

söylemişti bana, ve sözü geri çektirmişti.. daha çok içebilirdi.

Artık yıkılmıştı barajlar, gözlerim dayanamadı daha fazla.. elime

uzandı..tüm gücüyle sıkmaya başladı. Gözleri açıktı hala ama

belliydi..kalmamıştı direnci..

- Evlat dedi..beeen gidiiii..yorum.. karı..mın yanı..na.. oğlu..mun

yanı..na.. siya..hı yaşarken gör..düm.. şim..di beya..za doğ..ru

gidi...yorum.. beyaza.....

0 Comments: